dc.contributor.advisor | Rüzgar, Necla | |
dc.contributor.author | Koru, Özlem | |
dc.date.accessioned | 2024-07-22T06:48:48Z | |
dc.date.issued | 2024 | |
dc.date.submitted | 2024-06-11 | |
dc.identifier.citation | Koru, Özlem. (2024). Can Sıkıntısının Resimsel İmgeleri. (Yüksek lisans Sanat Çalışması Raporu). Hacettepe Üniversitesi, Ankara. | tr_TR |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11655/35335 | |
dc.description.abstract | According to scientific findings, the phenomenon of boredom has persisted from the creation
of the world to our present day, maintaining its enigmatic nature. Antiquity is considered the
starting point where the concept of boredom underwent change and transformation. In the
thought system of antiquity, boredom, known as “Acedia,” was inextricably linked with
“melancholy.” In the Middle Ages, Acedia was associated with laziness and considered a sin
according to Christian morals. Towards the end of the Middle Ages, it distanced itself from
this characteristic and became known as melancholy. From the Renaissance onwards,
boredom and melancholy, seen as natural human conditions rather than limited privileges,
gradually began to shape artistic works. In the Romantic period, artists' longing for life
before the Industrial Revolution and their inner turmoil were reflected in their artworks,
leading to the emergence of a new artistic language known as "rückenfigur." In modernity,
boredom emerged as a crisis of meaning and an existential void. In the thought system of the
Middle Ages, the phenomenon of boredom was related to theology, but over time it became
an issue of the subject's relationship with the world and attempts were made to explain it.
Defined as a multifaceted phenomenon, boredom is resistant to analysis and thus
encompasses philosophical findings in addition to the field of psychology. | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Güzel Sanatlar Enstitüsü | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | Sıkıntı | tr_TR |
dc.subject | Varoluşsal boşluk | tr_TR |
dc.subject | Anlam arayışı | tr_TR |
dc.subject | Kendini sabotaj | tr_TR |
dc.subject | İmge | tr_TR |
dc.subject.lcsh | N- Güzel sanatlar | tr_TR |
dc.title | Can Sıkıntısının Resimsel İmgeleri | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/masterThesis | tr_TR |
dc.description.ozet | Can sıkıntısı olgusu, bilimsel bulgulara göre dünyanın yaratılışından çağımıza kadar sürmüş
ve gizemini korumuştur. Antik dönem, günümüzde can sıkıntısı olgusunun değişim ve
dönüşüme uğradığı başlangıç noktası olarak kabul edilir. Antik dönemin düşünce sisteminde
“Acedia” olarak bilinen can sıkıntısı, “melankoli” ile ayrılmaz bir bütündür. Acedia, Orta
Çağ’da Hristiyan ahlâkına göre tembellikle ilişkilendirilerek bir günah olarak kabul
edilmiştir. Orta Çağ’ın sonlarına doğru ise bu niteliğinden uzaklaşarak melankoli adını
almıştır. Rönesans döneminden itibaren sınırlı ayrıcalıklarından uzaklaşarak insana özgü
doğal bir durum olarak karşılanan sıkıntı ve melankoli, zamanla sanat yapıtlarını
şekillendirmiştir. Romantik dönemde sanatçıların Sanayi Devrimi öncesi yaşama duyduğu
özlem ve iç sıkıntısı sanatta etkisini göstermiş ve “rückenfigür” adında yeni sanat dili ortaya
çıkmıştır. Modernitede ise can sıkıntısı, bir anlam krizi ve varoluşsal boşluk olarak
doğmuştur. Orta Çağ’ın düşünce sisteminde tanrı bilimle ilişkilendirilen sıkıntı olgusu,
zamanla öznenin dünya ile ilişkisi sorunu olmuş ve açıklanmaya çalışılmıştır. Çok kutuplu
bir fenomen olarak tanımlanan can sıkıntısı analizlere karşı dirençli olduğu için çalışma,
psikoloji alanının yanı sıra felsefi bulguları da içermektedir. | tr_TR |
dc.contributor.department | Resim | tr_TR |
dc.embargo.terms | Acik erisim | tr_TR |
dc.embargo.lift | 2024-07-22T06:48:48Z | |
dc.funding | Yok | tr_TR |
dc.subtype | image | tr_TR |