Milletlerarası Özel Hukukta Sorumluluk Çevrimiçi Sempozyumu
View/ Open
Date
2023-07-24Author
Saatcioğlu, Onur Can
Çuhadar, Deniz
Tarman, Zeynep Derya
Kaya, Talat
Arıkan Çakır, Gökçe
Saray, Nil İrem
Sirmen, Kazım Sedat
Keskin, Cansu Yener
Ayhan İzmirli, Lale
Bayraktar, Beyza
Şit Köşgeroğlu, Banu
Erten, Rifat
Bayata Canyaş, Aslı
Özel Hukuk
xmlui.mirage2.itemSummaryView.MetaData
Show full item recordAbstract
Günümüzde çok uluslu (global)1 şirketlerin belirli bir ürünü kendilerinin ürettiği ve sattığı
zamanlar çoktan geride kalmıştır ve üretim süreçleri çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerdeki
tedarikçiler tarafından şekillendirilmektedir2
. Ticari faaliyetlerini gelişmekte olan ülkelerde
genellikle yavru şirketleri aracılığıyla yürüten çok uluslu şirketler faaliyette bulundukları
ülkelerin ekonomilerine istihdam imkânı yaratarak bir yandan katkı sağlarken aynı zamanda
çevre kirliliği, güvensiz ve sağlıksız çalışma koşulları, yetersiz ücret, çocuk işçiliği ve yerli halkı
zorla yerinden etme gibi olumsuz etkilere ve bunun sonucu olarak insan hakları ihlallerine nedenolabilmektedirler3. Bir diğer ifade ile çok uluslu şirketlerin faaliyet gösterdiği gelişmekte olan
ülkelerde iş güvenliği ve çevre sağlığı standartları daha düşük olduğu ve bu ülkelerin söz konusu
standartlara ilişkin mevzuatları yeterli korumayı sağlamadığı için bu tarz uluslararası ticaret
uygulamaları beraberinde insan hakları ihlalleri ve çevresel tahribat riskini getirmektedir4
.
Şirketlere karşı insan haklarının ihlaline yönelik talepler, milli mahkemeler önünde ya da
tahkim veya arabuluculuk yolu ile öne sürülebilirler. Uyuşmazlık konusu tahkime elverişli
olduğu ölçüde, uyuşmazlıkların tarafların anlaşması üzerine hakem veya hakemler önüne
taşınmasında bir engel bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra, şirketlerin sorumluluğuna dayanan
taleplerin arabuluculuk yöntemi ile çözüme kavuşturulmasının yolu açıktır. Tahkim yargılaması
ve arabuluculuk yolu bakımından yalnız mevzu hukuk kaynakları değil, esnek hukuk kurallarına
dayandırılabilen talepler de uygulama alanı bulabileceğinden alternatif uyuşmazlık çözüm
yöntemleri özellikle şirketlerin sorumluluğu özelinde önem taşıyacaktır.
Çok uluslu şirketlerin faaliyetlerinden kaynaklanan zararların tazminini zorlaştıran
etkenlerin başında bu şirketlere yönelik milletlerarası yetkinin tesisi sorunu gelmektedir. Zira,
çok uluslu şirketler çoğunlukla zararın meydana geldiği ülkede doğrudan varlık göstermemekte,
bunun yerine merkezi ilgili yabancı ülkede bulunan ve çoğunlukla küçük ölçekli bir yavru şirket
esas işveren konumunda bu tür riskli faaliyetleri yürütmektedir. Bu durumda, söz konusu
faaliyetlerden doğan zararların tazmini önündeki engel, milletlerarası usul hukuku bakımından
çok uluslu şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemelerinin bir başka ülkede yavru şirketin
faaliyetleri sonucu meydana gelen zarardan doğan talepler bakımından kendisini yetkili görüp
göremeyeceği meselesidir. Devletlerdeki milletlerarası yetki kurallarındaki eksiklik nedeniyle
insan hakları ihlal edilenler çok uluslu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu devletlerde taleplerini
ileri sürebilecekleri yetkili bir mahkeme bulamamaktadırlar. Bu kapsamda, MÖHUK’un
şirketlerin sorumluluğuna ilişkin yetki kuralları incelenecek ve zarar görenlerin taleplerini ileri
sürebilecekleri yetkili bir Türk mahkemesinin bulunup bulunmadığı tespit edilecektir.
Çalışmanın ikinci bölümü bu tarz uyşmazlıklarda uygulanacak hukuku ele almaktadır.
Türkiye’de yetkili bir mahkemenin bulunması durumunda, yabancılık unsuru içeren bir
uyuşmazlıkta hâkimin uygulanacak olan hukuku tespit etmesi gerekir. Taraflar arasında
sözleşmesel bir borç ilişkisinin bulunduğu durumlarda, kurumsal sosyal sorumluluğa ilişkin
talepler MÖHUK m. 24 uyarınca tespit edilecek hukuka göre çözüme kavuşturulacaktır. Nitekim
global şirketler, tedarik zincirlerindeki şirketler ile yaptıkları sözleşmelere karşı tarafın kurumsal
sosyal sorumluluğuna başvurabilmek amacıyla özel hükümler eklemektedir. Benzer şekilde özel
bankaların veya devlet bankalarının hazırladığı kredi sözleşmelerinde de kredi alan kurumun
sosyal sorumluluğuna ilişkin özel hükümlere yer verilmektedir5. Hisse alım anlaşmalarında da
satın alınan şirketin kurumsal sosyal sorumluluk bağlamında faaliyetlerinin incelenmesi gündeme
gelebilmektedir. Global şirketler ya da bankalar bu şekilde toplum nezdindeki imajlarını
korumayı hedefleyerek esasen akdi sorumluluğa dayanan bir kurumsal sosyal sorumluluk alanı
yaratmaktadırlar. Sözleşmesel bir ilişkinin bulunmadığı hallerde ise kural olarak haksız fiil
sorumluluğuna ilişkin MÖHUK m. 34 uygulama alanı bulacaktır. Çevrenin kirletilmesi halinde
MÖHUK’ta Roma II Tüzüğü’nden farklı olarak özel bir hüküm bulunmadığı için uygulanacak
hukukun MÖHUK m. 34 uyarınca tespit edilmesi gerekecektir.