Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorHüryılmaz, Halime
dc.contributor.authorZimmermann, Süheyla
dc.date.accessioned2022-05-26T11:23:39Z
dc.date.issued2022
dc.date.submitted2022-04-21
dc.identifier.citationAPAtr_TR
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/26220
dc.description.abstractThe objective of this thesis is, excluding Trace and the Aegean islands, to review the emergence, spatial context, development, similarities and differences of steles and menhirs within the borders of modern Turkey. The spatial-chronological framework from the Pre-Pottery Neolithic to the end of the Iron Age is quite extensive. Following a rigid chronological approach and a coherent grouping of archaeological excavations and single findspots, all steles and menhirs were thoroughly analysed. Lacking any predecessors, stone menhirs occur simultaneously in the Southeastern Anatolian Euphrates and Tigris regions in the PPN, however differ in shape and surface treatment. Menhirs are likewise attested for the Pottery Neolithic, the Early- and Middle Bronze Ages, with their latest examples dating to the Late Bronze Age. After the PPN, menhirs lack any surface decoration and are understood as aniconic monuments. The earliest clay and stone steles appear in the Early Bronze Age. Clay steles are limited to the Aegean littoral and only seen in the EBA. Stone steles worked in different shapes are known from the EBA until the Iron Age. They are both designed as aniconic, decorated and inscribed monuments. They testify to being vessels for the souls of forefathers, gods and goddesses, but can also relate to the presence of the deities themselves. That aside, they inform us about the deeds of kings, and occasionally contain plain political propaganda. Steles and menhirs are also confirmed as having served as funeral monuments. Menhirs prepared for that purpose are generally aniconic. Steles, however, can be separated into iconic and inscribed monuments. Their decorations betray cross-cultural nurturing and multiregional stylistic influences. Inscriptions inform us about diplomatic relations, but also building projects in times of war and peace. All these features testify to Turkey’s rich cultural mosaic from the Pre-Pottery Neolithic until the end of the Iron Age.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectDikilitaştr_TR
dc.subjectStel
dc.subjectÇanak çömlek öncesi neolitik dönem
dc.subjectÇanak çömlekli neolitik dönem
dc.subjectNeolitik çağ
dc.subjectKalkolitik çağ
dc.subjectErken Tunç çağı
dc.subjectOrta tunç çağı
dc.subjectGeç tunç çağı
dc.subjectDemir çağı
dc.subjectGeç hitit dönemi
dc.subjectFrig dönemi
dc.subjectFenike dönemi
dc.subjectUrartu Dönemi
dc.subjectYeni Assur Dönemi
dc.subject.lcshArkeolojitr_TR
dc.titleÇanak Çömlek Öncesi Neolitik Dönem'den Demir Çağı Sonuna Kadar Dikilitaşlar ve Stellertr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetTez çalışmamızın ana amacı Trakya Bölgesi ve adalar haricinde, günümüz Türkiye sınırları içerisindeki dikilitaş ve stellerin ilk ortaya çıkışları, dikilmiş oldukları yerler, gelişimleri, benzerlikleri ve farklılıklarının ortaya konmasıdır. ÇÇÖN Dönemden Demir Çağı sonuna kadar olan süreç oldukça geniş bir zaman aralığını kapsamaktadır. Bu nedenle kronolojik bir sıralamayla günümüz coğrafi bölgeleri başlığı altında, arkeolojik kazı çalışmaları ve tekil buluntu yerlerine göre tüm dikilitaşlar ve steller incelenmiştir. Ham maddesi sadece taş olan dikilitaşlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Dicle Vadisi ve Fırat Havzası’nda, ÇÇÖN Dönemde öncülleri olmadan yaklaşık eş zamanlı olarak birdenbire ortaya çıkmıştır. Bunlar form ve yüzeylerinin işlenişleri açısından farklılıklar göstermektedir. ÇÇN Dönem, ETÇ ve OTÇ’de de varlıklarını sürdüren dikilitaşların en geç örnekleri GTÇ’de tespit edilmiştir. ÇÇÖN Dönemden sonra dikilitaşların yüzeylerinde herhangi bir tasvir olmaksızın anikonik olarak işlendikleri anlaşılmaktadır. Stellerin en erken örnekleri ETÇ’de görülmektedir. Ham maddesi kil ve taş olmak üzere iki gruptadır. Kilden şekillendirilen steller sadece İç Ege Bölgesi’nde mevcuttur ve ETÇ ile sınırlı kalmaktadır. Ham maddesi taş olan ve çeşitli formlarda şekillendirilen steller ETÇ’den Demir Çağı sonuna kadar varlıklarını sürdürmüştür. Steller anikonik ve ikonik olmak üzere iki ana grupta değerlendirilmektedir. Ayrıca yüzeyleri yazıtlı olanlar da mevcuttur. Dikilitaşlar ve steller ataların, tanrı ve tanrıçaların ruhlarının yaşamış olduğu ebedi ikametgâhlar olduğu gibi, kimi durumda da tanrı ve tanrıçaları temsil etmektedir. Ayrıca steller kralların kahramanlıklarının anlatıldığı, propagandalarının yapıldığı anıtlar olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte sadece mezar taşı işlevine sahip dikilitaş ve steller de mevcuttur. Bu amaç için hazırlanan dikilitaşlar sadece anikoniktir. Steller ise hem ikonik hem de yazıtlı olmak üzere ayrılmaktadır. Stellerin yüzeyindeki tasvirler sayesinde farklı kültürler arasındaki etkileşimler anlaşılmaktadır. Ayrıca yazıtlarla da diplomatik ilişkilerin ortaya konduğu gibi, savaş ve barış zamanları ve imar faaliyetleri belirlenebilmektedir. Tüm bu veriler Türkiye’nin zengin kültür mozaiğini ÇÇÖN Dönemden Demir Çağı sonuna kadar dikilitaşlar ve steller aracılığıyla bize yansıtmaktadır.tr_TR
dc.contributor.departmentArkeolojitr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2022-05-26T11:23:39Z
dc.fundingYoktr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster