Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorAy, Resul
dc.contributor.authorÖztürk, Erdi
dc.date.accessioned2018-09-28T08:26:29Z
dc.date.available2018-09-28T08:26:29Z
dc.date.issued2018-06-21
dc.date.submitted2018-06-07
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/4963
dc.description.abstractAnatolia witnessed an intensive Turk immigration during the following years of the Battle of Manzikert and underwent a process of ethnic transformation. This process was unveiled by the new wave of the immigrations which occured in the 13th century. Undoubtedly, the change of the ethnic structure of Anatolia brought about cultural change as well. Consequently, Anatolia became a part of the Islamic cultural sphere. There were definitely conflictual relations with the Byzantine subjects of Anatolia at the beginning of this process. After then the political formations such as beyliks that founded by Turks, notably the Sultanate of Rum ensured stability among people. Thus, the conflict between the peoples of Anotolia was resolved gradually and a long-lasting cultural interaction process started in Anatolia. The native people of Byzantine that were under the protection of the sultans against the probable damages from nomad Turks, developed relationships with both nomads and settled Turks at various stages. Trade was one of the most relevant aspects of creating relationship among them. Bazaars and marketplaces were the most vibrant places and played major role while contacting with local people. Besides that, the early places of worship were established in the previous worship areas so these places provide chances to the people to communicate with each other too. There were other communication channels that were created as a result of the relationships between the clergymen of both sides, personal friendships, and the qualified native people that worked at state jobs or various fields. An appropriate environment for intercultural relation was constituted in Anatolia, where a successful example of coexistence could be seen. There occured many areas that the Turks and the local Byzanstines influenced each other. The most intercultural interaction was seen in the field of religion, urban life, architecture, art, governance and millitary. Hence, as a result of the inter-religious interaction, the common practices and cults occured in the following years in Anatolia. In other respects, the teachings and the practices of the Futuwwa had significant impact on the Armenian Ahi-type city confraternities, that was called the “brotherhood” by them. Also, Armenian and Greek masters’ traces could be found in many architectural works and ornaments in Anatolia. The functions of those who were worked at administirative and millitary positions might be seen as other examples of interaction.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectanadolu
dc.subjectselçuklular
dc.subjectkültürel etkileşim
dc.subjectislamlaşma
dc.subjecttürkleşme
dc.subjectortak yaşama tecrübesi
dc.titleEtnik Ve Dinsel Dönüşüm Çağında Anadolu: Halklar, İnanışlar Ve Kültürel Etkileşim (XII.-XIII. Yüzyıllar)tr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/masterThesistr_TR
dc.description.ozetMalazgirt Savaşı’nı (1071) takip eden yıllarda yoğun bir Türk göçüne sahne olan Anadolu büyük bir etnik dönüşüm sürecine girmiş, 13. yüzyıldaki yeni göç dalgasıyla da bu süreç daha belirgin bir hâl almıştır. Şüphesiz Anadolu’nun etnik yapısında meydana gelen bu değişim kültürel değişimi de beraberinde getirmiş ve Anadolu İslam kültür alanının bir parçası haline gelmiştir. Bu sürecin başlangıcında elbette Anadolu’nun Bizans tebaası yerli halklarıyla çatışmacı ilişkiler yaşanmıştır. Fakat Türklerin meydana getirdiği küçük siyasal oluşumların, özellikle de Anadolu Selçuklu Devleti’nin belirli bir istikrara kavuşması, önceki çatışmacı ilişkilerin yerini barışçıl ilişkilere bırakmasını sağlamış, Anadolu’da uzun sürecek bir kültürel etkileşim sürecini de başlatmıştır. Sultanlar tarafından konargöçer Türklerin muhtemel zararlarına karşı himaye altında tutulan yerel halk ile hem konargöçer hem de köylü ve şehirli Türklerin çeşitli düzeylerde ilişkileri gelişmiştir. Bu ilişkinin en önemli kanallarından biri ticaretti. Çarşı ve pazar yerleri yerli halklarla kurulan temasın en canlı mekânlarıydı. Yine Türklerin ilk ibadet yerlerinin daha çok önceki ibadet alanları üzerinde kurulmuş olması bu alanları da iletişimin canlı mekânları haline getirmiştir. Ayrıca din adamları arası ilişkiler, kişisel dostluklar, yerli kalifiye insan unsurunun devlette veya çeşitli alanlarda istihdam edilmesi gibi pek çok iletişim kanalı mevcuttu. Birlikte yaşama tecrübesinin başarılı bir örneğinin sergilendiği Anadolu’da kültürler arası etkileşim için de elverişli bir ortam gelişmişti. Hem Türklerin yerli halklardan hem de yerli halkların Türklerden etkilendiği pek çok alan oluştu. Din, kentsel hayat, mimarlık ve sanat, idare ve askerlik gibi alanlar bu etkileşimin izlerine en fazla rastladığımız alanlardı. Nitekim Anadolu’da ilerleyen süreçte dinler arası etkileşimin bir ürünü olarak ortak kültler ve pratikler oluşmuştur. Buna karşılık Ermenilerin kardeşlik olarak adlandırdıkları Ahi tarzı kent birliklerinin Fütüvvet öğretisinden ve pratiğinden pek çok etki taşıdıkları dikkat çeker. Yine Anadolu’da pek çok mimari eserde ve süslemelerde Ermeni veya Rum ustaların izlerine rastlanır. Yönetimde ve askerlikte istihdam edilenlerin gördüğü işlevler de bu alandaki etkileşimin diğer örnekleri olarak görülür.tr_TR
dc.contributor.departmentTarihtr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster