dc.description.abstract | The large mammal species, that constitute a significant part of Anatolia's high biodiversity are a group that needs to be protected primarily because it is threatened in this region as well as all over the world. Among these species the wolf has wide distribution in Anatolia and plays a key role in the ecosystems as being one of the primary predator species. Although the wolves known to have a viable population in Anatolia, the greatest threat on populations is human pressure. Within the scope of this thesis study, the wolf population in Turkey has been studied with different approaches both in the region and the country, and studies have been carried out on the spatial ecology and the existing population structure.
Long-term camera-trap surveys were conducted in the protected areas in Kastamonu province, to evaluate the parameters such as habitat use, activity patterns and the relationship between the wolf and its potential prey species. The results indicates that there is a significant temporal relationship with the wolf and two preys, red deer and wild boar.
In the scope of the thesis, a current distribution map of the species was established by using the model approach which is questioned with the current distribution data of natural factors and other determinants known to be directly influenced on the distribution of the species. In addition, environmental factors that play an active role in the emergence of the distribution have been evaluated. As a result the current distribution of the species has been updated, especially in Thrace and Southeastern Anatolia, and the resultant distribution has been found to be largely dependent on elevation, richness of the potential prey resources and human impact.
Additionally, in order to minimize the human - wolf conflict, which is one of the top priority issues to be resolved for sustainable management and to take protective measures for the wolves population, the parameters that reveal the conflict have been examined. In this context, as a result of this constructed model, a human - wolf conflict risk map has been established in Turkey and it has been revealed which factors triggered the human - wolf conflict in countrywide. The output obtained here demonstrates that the human-wolf conflict in Eastern Anatolia has reached high risk values and the risk of conflict is largely due to altitude, land use and road network density.
At the last phase of the study, the current structure of the population distributed throughout Turkey was questioned using microsatellite DNA markers. Genetic diversity and genetic variation analyzes were performed on 12 microsatellite loci of DNA samples (n = 35) obtained from individuals in different regions in the number and quality that can represent the existing wolf population. As a result of this study, Anatolian Diagonal, which shaped Anatolian biogeography to a significant extent, has been determined to be effective on wolf population structure as it is for many species.
It is envisaged that the outputs will contribute to the studies carried out on the wolves within the scope of species protection and action plans conducted throughout the country, such as the distribution and population structure in Turkey, the human-wolf conflict risk map and the relation with the prey species at the regional scale. | tr_TR |
dc.description.ozet | Anadolu’nun yüksek biyoçeşitliliğinin önemli bir parçasını oluşturan büyük memeli türler, tüm dünyada olduğu gibi bu coğrafyada da tehdit altında olması nedeniyle öncelikli olarak korunması gereken bir gruptur. Bu grupta yer alan ve dünya genelinde olduğu gibi Anadolu coğrafyasında da geniş bir dağılıma sahip olan kurt, bulunduğu ekosistemlerin hakim avcı türü konumunda olması nedeniyle kilit bir rol üstlenmektedir. Anadolu’da sağlıklı bir populasyon yapısına sahip olan kurtların buna rağmen populasyonları üzerindeki en büyük tehditin insan baskısı olduğu bilinmektedir. Bu tez çalışması kapsamında Türkiye’deki kurt populasyonu hem bölgesel hem de ülke genelinde farklı yaklaşımlarla incelenmiş ve türün alansal ekolojisi ve mevcut populasyon yapısı ile ilgili çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Kastamonu ilinde bulunan korunan alanlarda yürütülen uzun dönem fotokapan örneklemeleri ile türün alan kullanımı ve aktivite parametreleri gibi özelliklerinin yanı sıra, bulunduğu ortamdaki trofik yapıyı oluşturan potansiyel av kaynakları ile arasındaki bağıntılar alansal ve zamansal olarak değerlendirilmiştir. Burada elde edilen sonuçlar türün kızıl geyik ve yaban domuzu ile aralarında zamansal olarak anlamlı bir bağıntı olduğunu göstermiştir.
Tez kapsamında Türkiye ölçeğinde yürütülen çalışmalarda türün dağılımı üzerinde doğrudan etkisi olduğu bilinen doğal etkenler ve diğer belirleyici faktörlerin mevcut yayılış verileri ile birlikte sorgulandığı model yaklaşımı kullanılarak türe ait güncel bir dağılım haritası oluşturulmuştur. Buna ek olarak türün dağılımının ortaya çıkmasında etkin rol oynayan çevresel etkenler değerlendirilmiştir. Bu çalışma sonucunda türün özellikle Trakya ve Güneydoğu Anadolu’daki mevcut dağılımı güncellenmiş ve sonuç olarak ortaya çıkan dağılımın büyük ölçüde yükseklik, potansiyel av kaynaklarının zenginliği ile insan etkisine bağlı olduğu ortaya çıkmıştır.
Kurt populasyonunun sürdürülebilir yönetimi ve koruma çalışmaları için çözülmesi gereken en öncelikli konulardan biri olan insan-kurt çatışmasını asgari düzeye indirmek ve koruma önlemleri alabilmek amacıyla çatışmayı ortaya çıkaran parametreler incelenmiştir. Bu bağlamda kurgulanan modelin sonucunda Türkiye’de insan – kurt çatışması risk haritası oluşturulmuş ve Türkiye ölçeğinde gerçekleşen insan - kurt çatışmasının hangi unsurlar tarafından tetiklendiği araştırılmıştır. Burada elde edilen çıktı, özellikle Doğu Anadolu’da insan-kurt çatışmasının yüksek risk değerlerine ulaştığını göstermiş ve çatışma riskinin büyük oranda yükseklik, arazi kullanımı ve yol ağı yoğunluğuna bağlı olduğunu ortaya koymuştur.
Çalışmanın son aşamasında türün Türkiye geneline dağılmış populasyonunun mevcut yapısı mikrosatelit DNA işaretleri kullanılarak sorgulanmıştır. Burada mevcut kurt populasyonunu temsil edebilecek sayı ve nitelikte farklı bölgelerdeki bireylerden elde edilen DNA örneklerinin (n=35) 12 mikrosatelit lokusu üzerinde gözlenen genetik çeşitlilik ve genetik farklılaşma analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma sonucunda Anadolu biyocoğrafyasını önemli ölçüde şekillendiren Anadolu Diyagonali’nin birçok tür için olduğu gibi kurt populasyon yapısı üzerinde de etkili olabileceği görülmüştür.
Çalışma kapsamında ortaya konan türün Türkiye’deki dağılımı ve populasyon yapısı, insan-kurt çatışması risk haritası ve bölgesel ölçekte ortaya konan av türleri ile olan ilişkileri gibi çıktıların ülke genelinde gerçekleştirilen tür koruma ve eylem planları kapsamında kurtlar ile ilgili yürütülen çalışmalara katkıda bulunacağı öngörülmektedir. | tr_TR |