Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorErol, Burçin
dc.contributor.authorErbakan, Alican
dc.date.accessioned2024-12-31T07:39:21Z
dc.date.issued2024
dc.date.submitted2024-11-29
dc.identifier.citationErbakan, Alican. Beyond Victimhood: Explorations of Trauma in Neo-Slave Narratives of Andrea Levy's The Long Song, Bernardine Evaristo's Blonde Roots, and Marlon James's The Book of Night Women. Ph.D. Dissertation, Ankara, 2024.tr_TR
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/36311
dc.description.abstractPublished around the year 2010, three neo-slave narratives, namely Andrea Levy’s The Long Song (2010), Bernardine Evaristo’s Blonde Roots (2008), and Marlon James’s The Book of Night Women (2009) take their readers to the traumatic past of British slavery. The expansion of trauma studies in the 1990s brought to the foreground the role of literature in the representation of trauma. The strand of trauma studies in literature maintains that literature can imitate the processes of trauma and its symptoms through experimental methods of narration and narrative devices. In line with varied nature of symptoms of trauma, the three novels depict the traumatic stories of their protagonists’ lives under bondage and their equally turbulent roads to freedom. As these are neo-slave narratives, freedom is not represented to be the ultimate goal in these texts as opposed to the original slave narratives. Accordingly, it rarely brings any sense of fulfilment to the protagonists who are psychologically burdened by their experience by the time they are free. The Long Song’s July finds herself unable to leave the grounds of Amity plantation after losing her two children and love interest. Blonde Roots’ Doris realizes that her former lover is a changed man and cannot be together with him after she is free. She lives a quiet life confined to the Maroon town until emancipation. Finally, The Book of Night Women’s Lilith refuses to take part in the revolt orchestrated by the Night Women in order to free herself from the cycle of violence she experiences both as victim and perpetrator. All three novels have women slaves as protagonists because they represent the most disadvantaged group to depict both sexual and systematic violence inflicted on them during slavery. Moreover, slavery is part of a traumatic past which impacted a large number of people and still has impact on how cultural identities are formed in the contemporary world. The three novels form an empowering voice for the inheritors of that traumatic past by stylistically avoiding forming victim narratives.tr_TR
dc.language.isoentr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectTrauma Studies in Literaturetr_TR
dc.subjectNeo-slave narrativestr_TR
dc.subjectThe Long Songtr_TR
dc.subjectBlonde Rootstr_TR
dc.subjectThe Book of Night Womentr_TR
dc.subjectSlaverytr_TR
dc.subjectPostcolonial Noveltr_TR
dc.subject.lcshİngiliz edebiyatıtr_TR
dc.titleBeyond Victimhood: Explorations of Trauma in Neo-Slave Narratives of Andrea Levy's The Long Song, Bernardine Evaristo's Blonde Roots, and Marlon James's The Book of Night Womentr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozet2010 yılı civarında yayınlanan Andrea Levy’nin The Long Song (2010), Bernardine Evaristo’nun Blonde Roots (2008) ve Marlon James’in The Book of Night Women (2009) adlı yeni kölelik anlatıları okurlarını Birleşik Krallık’ın travmatik kölelik geçmişine götürür. Travma çalışmalarında 1990’larda yaşanan gelişmeler, travmanın temsilinde edebiyatın oynadığı rolü ön plana çıkarmıştır. Edebiyatta travma çalışmaları akımı, travma süreçleri ve belirtilerinin edebiyatta anlatım yöntem ve teknikleriyle taklit edilebileceğini öne sürer. Ana karakterlerinin köle olarak geçirdikleri süreci ve zorluklarla dolu özgürlük yolculuklarını anlatan bu üç roman, travma belirtilerinin çeşitliliğini de ana karakterleriyle yansıtmaktadır. Yeni kölelik anlatıları, orijinal kölelik anlatılarının aksine, özgürlüğü ulaşılması gereken, karakterlerin tüm sorunlarının çözümü olacak nihai bir amaç olarak ele almazlar. Ana karakterler, özgürlüklerini elde edene kadar köle olarak yaşadıklarından psikolojik olarak olumsuz etkilenmişlerdir. Dolayısıyla özgürlük onlara bekledikleri tatmini yaşatmaz. The Long Song’un başkahramanı July, Amity topraklarından ayrılacak cesareti kendinde bulamaz. Çünkü iki çocuğunu kaybetmenin üzüntüsü ve sevdiği adamın ihanetiyle zihnen çökmüştür. Blonde Roots’ un kahramanı Doris özgür olduktan sonra tekrar buluştuğu eski sevgilisinin artık o bildiği adam olmadığını ve onunla olamayacağını anlar. Kölelikten kaçanların oluşturduğu Maroon kasabasında kölelik yasa dışı olana kadar sessiz bir hayat sürer. The Book of Night Women’ın ana karakteri Lilith, Night Women grubu tarafından düzenlenen isyana katılmayı hem kurbanı hem de faili olduğu şiddet döngüsünü kırmak için reddeder. Üç romanın da ana karakteri köle kadınlardır. Çünkü kadın köleler kölelik dönemlerindeki hem sistematik hem de cinsel şiddeti gözler önüne sermek açısından en etkili grubu oluşturur. Buna ek olarak, kölelik günümüz toplumlarında kültürel kimliklerin oluşmasında hâlâ önemli bir rol oynayan travmatik bir geçmişe sahiptir. Bu üç roman karakterlerinin yaşadıkları travmatik olayları anlatırken mağduriyet hikâyeleri anlatmaktan kaçınarak köleliğin travmatik geçmişinden hâlâ etkilenmekte olan çağdaş okurlara güçlü ve yeni bir bakış açısı sunmaktadırlar.tr_TR
dc.contributor.departmentİngiliz Dili ve Edebiyatıtr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2024-12-31T07:39:21Z
dc.fundingYoktr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster