Show simple item record

dc.contributor.advisorBilen, Cenk Yücel
dc.contributor.authorBahadır, Ömer Faruk
dc.date.accessioned2024-08-01T13:14:57Z
dc.date.issued2024
dc.date.submitted2024-05-29
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/35406
dc.description.abstractProstate cancer (PCa) is a disease that presents challenges in treatment selection due to its broad spectrum. Currently the treatment protocol for high-risk PCa patients remains unclear. International guidelines recommend combining local therapy with systemic therapy, however, it is not clear which local or systemic therapy should be chosen. Docetaxel chemotherapy, known for its efficacy in metastatic patients, is also considered potentially effective in this patient group. This study evaluated the combination of neoadjuvant docetaxel chemotherapy with androgen deprivation therapy in patients classified as high-risk and locally advanced according to the D’Amico risk classification. Among 1701 prostate cancer patients diagnosed and treated with retropubic radical prostatectomy or robot-assisted radical prostatectomy between 2000 and 2023 at Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Urology, 107 non-metastatic patients categorized as high-risk according to the D’Amico risk classification (PSA >20 ng/mL or ISUP grade 4-5 or clinical T2c-4 or N+) were included in the study. Patients received neoadjuvant chemohormonal therapy (75 mg/m² Docetaxel every 3 weeks, 22.5 mg Leuprolide every 3 months) followed by surgical treatment (multimodal therapy group) or surgical treatment without neoadjuvant therapy (monotherapy group). Various parameters such as biochemical recurrence-free survival, overall survival, metastasis-free survival, tumor downstaging, continence, and erectile functional outcomes were compared between the groups. Of the 172 patients, 35 received neoadjuvant therapy, and 72 underwent surgical treatment only. The median follow-up period was 34.5 (4-140) months. Biochemical recurrence occurred in 15 (44.1%) patients in the multimodal therapy group and 28 (40.6%) in the monotherapy group. The 5-year biochemical recurrence-free survival rates were 45.4 ± 8.3% for the monotherapy group and 41.9 ± 12.1% for the multimodal therapy group (HR: 0.79, 95% CI: 0.41-1.52, p=0.494). Among patients with lymph node involvement, the 2-year biochemical recurrence-free survival rate was 63.0 ± 12.3% in the multimodal therapy group and 20.0 ± 17.9% in the monotherapy group (HR: 0.16, 95% CI: 0.03-0.74, p=0.019). Grade 3 and 4 adverse effects, according to the Common Terminology Criteria for Adverse Events (CTCAE), were observed in 8 (22.8%) patients in the multimodal therapy group. There were no treatment-related deaths or secondary cancer developments. In the multimodal therapy group, 5 (14.2%) patients experienced grade 2 complications, and 3 (8.5%) had grade 3 complications according to the Clavien-Dindo classification. In the monotherapy group, 3 (4.1%) patients experienced grade 2 complications, 1 (1.4%) had grade 3, and 1 (1.4%) had grade 4 complications. No significant difference in surgical complications was found between the patient groups (p=0.245). The findings supported that neoadjuvant chemohormonal therapy could be safely used in high-risk PCa patients without increasing surgical complications and with tolerable adverse effect rates, extending biochemical recurrence-free survival in high-risk PCa patients with lymph node invasion. However, neoadjuvant therapy did not provide an advantage in terms of overall survival and metastasis-free survival.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherTıp Fakültesitr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectYüksek Riskli Prostat Kanseritr_TR
dc.subjectNeoadjuvan tedavi
dc.subjectDosetaksel
dc.subjectKemohormonal tedavi
dc.subject.lcshCerrahitr_TR
dc.titleYüksek Riskli Metastatik Olmayan Prostat Kanserinde Neoadjuvan Dosetaksel Tedavisinin Etkinliğitr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/bachelorThesistr_TR
dc.description.ozetProstat kanseri (PK) geniş spekturumu nedeniyle tedavi seçiminde zorluklarla karşılaşılabilen bir hastalıktır. Yüksek riskli PK hastaları günümüzde bile tedavi prosedürü net olarak belirlenmemiş bir hasta grubudur. Uluslararası kılavuzlar lokal tedavi ile kombine edilen sistemik tedaviyi önermekle birlikte hangi lokal tedavinin hangi sistemik tedavi ile birlikte uygulanması gerektiği üzerine öneride bulunamamaktadır. Metastatik hastalar üzerinde etkinliği bilinen Dosetaksel kemoterapisinin bu hasta grubunda da etkin olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada D’Amico risk sınıflamasına göre yüksek riskli ve lokal ileri gruba giren hastalarda neoadjuvan dosetaksel kemoterapisi ile birlikte androjen deprivasyon tedavisi kombinasyonu değerlendirildi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda 2000-2023 yılları arasında prostat kanseri tanısı alarak retropubik radikal prostatektomi ya da robot yardımlı radikal prostatektomi yapılan 1701 adet prostat kanseri hastasından metastatik olmayan ve D’Amico risk sınıflamasına göre yüksek risk grubuna giren (PSA >20 ng/mL veya ISUP derece 4-5 veya klinik T2c-4 veya N+) 107 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar neoadjuvan kemohormonal tedavi (3 haftada bir 75 mg/m2 Dosetaksel, 3 ayda bir Leuprolid 22,5 mg) almış, ardından cerrahi tedavi uygulanmış (multimodal tedavi grubu) veya neoadjuvan tedavi uygulanmadan cerrahi tedavi almıştı (monoterapi grubu). Gruplar arasında biyokimyasal rekürrenssiz sağkalım, genel sağkalım, metastazsız sağkalım, tümör derecesinde gerileme, kontinans ve erektil fonksiyonel sonuçlar gibi çeşitli parametreler karşılaştırıldı. 172 hastanın 35’i neoadjuvan tedavi almış, 72’sine ise yalnızca cerrahi tedavi uygulanmıştı. Medyan takip süresi 34,5 (4-140) aydı. Multimodal tedavi grubunda 15 (%44,1) kişide, monoterapi grubunda 28 (%40,6) kişide biyokimyasal nüks görüldü. 5 yıllık biyokimyasal rekürrenssiz sağkalım oranları monoterapi grubu için %45,4 ± %8,3 multimodal tedavi grubu için %41,9 ± %12,1 olarak hesaplandı (HR: 0,79, %95 GA: 0,41-1,52, p=0,494). Lenf nodu tutulumu olan multimodal tedavi grubu hastalarda 2 yıllık BRS oranı %63,0 ± %12,3 iken monoterapi grubu hastalarda %20,0 ± %17,9 idi (HR: 0,16, %95 GA: 0,03-0,74, p=0,019). Multimodal tedavi grubunda 8 kişide (%22,8), Olumsuz Olaylar İçin Ortak Terminoloji Kriterleri (Common Terminology Criteria for Adverse Events; CTCAE) sınıflamasına göre derece 3 ve 4 yan etki görüldü. Tedaviye bağlı ölüm ve sekonder kanser gelişimi görülmedi. Clavien Dindo sınıflamasına göre multimodal tedavi grubunda 5 (%14,2) kişide derece 2, 3 (%8,5) kişide derece 3 komplikasyon görüldü. Monoterapi grubunda ise 3 (%4,1) kişide derece 2, 1 (%1,4) kişide derece 3, 1 (%1,4) kişide ise derece 4 komplikasyon görüldü. Hasta grupları arasında cerrahi komplikasyonlar açısından anlamlı fark bulunmadı (p=0,245). Bulgular neoadjuvan kemohormonal tedavinin cerrahi komplikasyonları artırmadan ve tolere edilebilir yan etki oranları ile yüksek riskli PK hastalarında güvenli bir şekilde kullanılabileceği ve lenf nodu invazyonu olan yüksek riskli PK hastalarında biyokimyasal rekürrenssiz sağkalım süresini uzatacağını destekliyordu. Genel sağ kalım ve metastazsız sağ kalım açısından ise neoadjuvan tedavinin bir avantaj sağlamadığı bulunmuştur.tr_TR
dc.contributor.departmentÜrolojitr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2024-08-01T13:14:57Z
dc.fundingYoktr_TR


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record