Show simple item record

dc.contributor.advisorGüzel, Cemal
dc.contributor.authorDemir, Barışcan
dc.date.accessioned2024-08-01T06:26:22Z
dc.date.issued2024
dc.date.submitted2024-05-31
dc.identifier.citationDemir, B. (2024). Khaosmos'un ontolojisi: Spinoza, Saussure ve Deleuze'ün kesişiminde felsefe için yeni olanaklar üretmek. Yayımlanmamış doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.tr_TR
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/35394
dc.description.abstractIn light of the two-edged problem caused by philosophical aspirations to bring thought to either an absolute cosmos or an absolute chaos, this study will develop an ontology of chaosmos that will liberate both chaos and cosmos from their absoluteness, bringing them into symbiotic relationships of varying degrees. We will thereby generate new semantic potentialities, in contradistinction to philosophical tendencies that turn a blind eye to intermediacies. In the introductory part of the study, in an attempt to exemplify the aforementioned two-edged problem in the history of philosophy, we will first examine Hegel, who represents the desire to reach absolute cosmos, after which we will examine Nietzsche, who represents the desire to reach absolute chaos. Next, we will outline our proposed solution to this problem by bringing chaos and cosmos into varying degrees of symbiotic relationship. In the first chapter of the study, we will demonstrate how we can attenuate Spinoza’s system, which is often regarded by interpreters to be a unique example of absolute cosmos. In this chapter, Spinoza’s design of cosmos will be attenuated by the disclosure of the moments of chaos that reside in it, which will lead us to the first aspect of the ontology of chaosmos, namely, the aspect of the cosmos oriented towards chaos. In the second chapter of the study, we will find a way to construct the attenuated spaces of cosmos, which will remove chaos from its absoluteness, via the method of structuralism founded and developed by Saussure and his successors. To this end, we will first come up with answers to questions that remain unanswered by opponents of structuralism—questions such as “What is structuralism?” and “How can different structuralist theories be distinguished from each other?”. These answers will lead us to the second aspect of the ontology of chaosmos, that is, the aspect of the chaos oriented towards cosmos. In the third chapter of the study, we will apprehend chaos and cosmos, previously considered merely as elements oriented towards one another, as a chaosmos that simultaneously interacts with itself and thus as something that both unites and separates. With the help of the philosophy of Deleuze, whom we will stiffen by highlighting his proximity to structuralism and attenuate by pointing out his differences with Guattari, we will arrive at this third aspect of the ontology of chaosmos, namely, the view of the chaosmos that unites and separates. In conclusion, we will focus on the question of how the three aspects of the ontology of chaosmos offer potentialities for philosophy. We will conclude namely that we can thereby attenuate rigid structures, that we can liberate abyssal spaces of thought from their absolute depth, and that we can separate or relate different models of thought by means of the sequences of meaning and meaninglessness encountered in them.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccesstr_TR
dc.subjectKhaosmostr_TR
dc.subjectOntoloji
dc.subjectYapısalcılık
dc.subjectAralıklar
dc.subjectSpinoza
dc.subjectSaussure
dc.subjectDeleuze
dc.subject.lcshFelsefe (Genel)tr_TR
dc.titleKhaosmos'un Ontolojisi: Spinoza, Saussure ve Deleuze'ün Kesişiminde Felsefe İçin Yeni Olanaklar Üretmektr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetBu çalışmada, düşünceyi mutlak kosmos’a ya da mutlak khaos’a ulaştırmaya yönelik felsefi arzuların yarattığı iki uçlu problemin karşısında, khaos ve kosmos’u mutlaklıklarından kurtararak, onları farklı derecelerde simbiyotik ilişkilere sokacak olan khaosmos’un ontolojisi’ni geliştireceğiz. Böylelikle aralıkları göremeyen felsefi eğilimlerin karşısında, tam da bu aralıklarda kalarak, felsefe için yeni semantik olanaklar üreteceğiz. Çalışmanın giriş bölümünde, bahsi geçen iki uçlu problemi felsefe tarihinde somutlaştırmak adına, öncelikle mutlak kosmos’a ulaşma arzusunu temsil eden Hegel’i, ardından da mutlak khaos’a ulaşma arzusunu temsil eden Nietzsche’yi inceleyeceğiz. Devamında, khaos ve kosmos’u farklı derecelerde simbiyotik ilişkilere sokarak söz konusu problem karşısında nasıl bir çözüm üretebileceğimizi özetleyeceğiz. Çalışmanın birinci bölümünde, yorumcuları tarafından çoğunlukla mutlak kosmos’un eşsiz bir örneğini ortaya koymuş gibi değerlendirilen Spinoza’nın dizgesini nasıl hafifletebileceğimizi ortaya koyacağız. Bu bölümde Spinoza’nın kosmos tasarımı, onda barınan khaos anlarının açığa çıkarılışıyla hafifleyecek ve bu da bizi khaosmos’un ontolojisi’nin ilk görünümüne, yani kosmos’tan khaos’a yönelen görünümüne ulaştıracak. Çalışmanın ikinci bölümünde ise, Saussure ve ardıllarının üretip geliştirdiği yapısalcılık yöntemi aracılığıyla, khaos’u mutlaklığından uzaklaştıracak olan hafif kosmos mekânlarını üretmenin bir yolunu bulacağız. Bunun için ilkin, yapısalcılığın hasımlarının cevapsız bıraktığı “Yapısalcılık nedir?” ve “Farklı yapısalcı kuramlar birbirinden nasıl ayırt edilir?” gibi sorulara cevaplar üreteceğiz. Bu cevaplar bizi khaosmos’un ontolojisi’nin ikinci görünümüne, yani khaos’tan kosmos’a yönelen görünümüne ulaştıracak. Çalışmanın üçüncü bölümünde, ilk iki bölümde sadece birbirine yönelen unsurlar olarak değerlendirdiğimiz khaos ve kosmos’u, birbiriyle eşzamanlı olarak ilişkiye giren, böylelikle de hem birleştiren hem de ayıran bir khaosmos olarak yakalayacağız. Yapısalcılığa olan yakınlığını belirgin kılarak ağırlaştıracağımız ve Guattari’yle aralarındaki farklara işaret ederek hafifleteceğimiz Deleuze’le birlikte, khaosmos’un ontolojisi’nin bu üçüncü görünümüne, yani birleştiren ve ayıran khaosmos görünümüne ulaşacağız. Sonuç bölümünde ise, khaosmos’un ontolojisi’nin üç görünümünün felsefe için nasıl olanaklar yarattığı üzerinde duracağız. Onunla birlikte katılaşmış yapıları gevşetebileceğimizi, uçurumlaşan düşünce mekânlarını mutlak derinliklerinden kurtarabileceğimizi ve farklı düşünce modellerini, onlarda yakalayacağımız anlam ve anlamsızlık serileriyle birbirinden ayırabileceğimizi ya da birbiriyle ilişkiye sokabileceğimizi göreceğiz.tr_TR
dc.contributor.departmentFelsefetr_TR
dc.embargo.terms6 aytr_TR
dc.embargo.lift2025-02-03T06:26:22Z
dc.fundingYoktr_TR


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record