Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorÖzkan, Yasemin
dc.contributor.authorAlsancak, Fatmanur
dc.date.accessioned2024-03-20T07:18:02Z
dc.date.issued2024
dc.date.submitted2024-01-15
dc.identifier.citationALSANCAK, Fatmanur. Sağırlar Topluluğunun Ayrımcılığa Uğrama Deneyimleri ve Güçlendirilmesi, Doktora Tezi, Ankara, 2024tr_TR
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/34807
dc.description.abstractIn Türkiye, which is estimated to have approximately 3.5 million individuals with hearing impairment, it is known that many members of the deaf or Deaf community do not communicate using Turkish Sign Language. Some may use devices or cochlear implants to hear, while others may experience hearing loss due to aging. A community referred to as the Deaf community, comprising individuals with hearing loss and those who facilitate communication with them, such as facilitators, advocates, family members, and other connections, communicate using a common sign language accepted nationally and locally. This language shapes a shared life experience and a sense of belonging to a common culture within this community. Due to differences in communication methods compared to those with varying degrees of hearing loss who may use auditory-verbal language, Deaf individuals are often perceived as more "disabled" and may encounter negative attitudes and discrimination in various aspects of daily life. Studies on the types of discrimination faced by Deaf individuals, both at the institutional and personal levels, have remained quite limited in the literature. In this study, experiences related to power dynamics experienced individually by Deaf individuals were addressed using the anti-discrimination approach and empowerment approach within the social work discipline, highlighting cultural perceptions of Deafness and hearing impairment and the exclusionary social norms regarding the Deaf community. The study was conducted using qualitative research methodology. In line with this, in-depth interviews were conducted with 21 Deaf individuals using Turkish Sign Language, and the data obtained from the responses of the participants were analyzed using the thematic analysis method in the MAXQDA 2020 software. Accordingly, experiences of discrimination within the Deaf community, communication methods of Deaf individuals, components of Turkish Deaf culture, and the expectations of this community were identified. Deaf individuals are subjected to discrimination by being unfairly affected by sign language and interpretation systems, being deprived of access to necessary practices and legal processes in work and education, facing skeptical behaviors from the hearing community, and leading dependent lives. Additionally, adaptation strategies to the hearing community and significant components of Turkish Deaf culture were identified in this study. The roles of CODAs (Children of Deaf Adults) and interpreters and the meanings attributed to Deaf identity were emphasized. Based on the findings, it was observed that the discrimination faced by the Deaf community is rooted in the unhealthy functioning of the understanding-being understood cycle, communication, language and interpretation, employment, education, and social life issues, as well as structural discrimination issues related to accessibility specific to the pandemic. The most prominent issue among discrimination appears to be related to Turkish Sign Language policies, which hinder access to rights for Deaf individuals. Discrimination indicators include marginalization in the workplace, inability to benefit from social security rights, barriers to advancement in employment, lack of sworn and digital interpretation systems, the existence of integration policies instead of education processes focused on Turkish Sign Language, and leading isolated lives dependent on others in social life. Based on the findings, along with basic recommendations for empowering the Deaf community, a model proposal has also been presented.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectSağır Topluluğutr_TR
dc.subjectAyrımcılıktr_TR
dc.subjectTürk İşaret Dilitr_TR
dc.subjectGüçlenmetr_TR
dc.subjectSosyal Hizmettr_TR
dc.titleSağırlar Topluluğunun Ayrımcılığa Uğrama Deneyimleri ve Güçlendirilmesitr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetYaklaşık 3,5 milyon işitme engelli olduğu tahmin edilen ülkemizde işitme engelliler veya Sağır topluluğuna mensup olan bireylerin birçoğunun Türk İşaret Dili ile iletişim kurmadığı, bazılarının cihaz veya koklear implant ile işitebilirken bazılarının yaşlılık sürecinin getirdiği işitme kaybına sahip olduğu bilinmektedir. Sağır bireyler, işitsel-sözel dili az ya da çok kullanabilen işitme engellilere göre iletişim yöntemi farklılığı nedeniyle, daha fazla “engelli” olarak kabul edilmekte ve gündelik yaşam içerisinde birçok alanda olumsuz tutumlarla ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalabilmektedir. Sağırların gerek kurumsal düzeyde gerekse kişisel alanlarda ne tür ayrımcılık biçimleriyle karşılaştıklarına ilişkin çalışmalar, alan yazında oldukça sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu çalışmada Sağırların bireysel olarak yaşadıkları güç ilişkilerine ilişkin deneyimler, Sağır ve işitme engelliliğe kültürel algı ve Sağırlar topluluğunu dışlayıcı toplumsal normların ortaya koyulmasında sosyal hizmet disiplini için önemli bir yaklaşım olarak ayrımcılık karşıtı uygulama ve güçlenme yaklaşımından yararlanılmıştır. Çalışma, nitel araştırma metodolojisinden yararlanılarak yürütülmüştür. Bu doğrultuda, Türk İşaret Dili ile 21 Sağır bireye derinlemesine görüşme soruları yöneltilmiş ve katılım gösteren Sağırların cevaplarından hareketle veriler MAXQDA 2020 yazılımında tematik analiz yöntemi ile incelenmiştir. Buna göre Sağır topluluğunun ayrımcılık deneyimleri, Sağır bireylerin iletişim metotları, Türk Sağır kültürünün bileşenleri ve bu topluluğun beklentileri ortaya koyulmuştur. Buna göre Sağırlar işaret diline ve tercümanlık sistemine bağlı haksızlıklara uğrayarak, çalışma ve eğitim hayatında gerekli uygulamalardan ve yasal süreçlere erişimden mahrum kalarak, işiten toplum tarafından şüpheci davranışlara maruz kalarak ve başkasına bağımlı bir yaşam sürdürerek ayrımcılıklara maruz kalmaktadır. Bu çalışmada ayrıca işiten topluma uyum sağlama yolları ve Türk Sağır kültüründeki önemli bileşenler ortaya koyulmuştur. Sağır ebeveynlerin çocukları anlamında kullanılan CODA’ların ve tercümanların rolleri ve Sağır kimliğine atfedilen anlamlar vurgulanmıştır. Elde edilen bulgular ışığında Sağırlar topluluğunun maruz kaldığı ayrımcılıkların temelinde anlamak-anlaşılmak döngüsünün sağlıklı şekilde işlememesi, iletişim, dil ve tercümanlık, çalışma, eğitim ve sosyal yaşam sorunları, pandemiye özgü sorunlarla erişilebilirlikle ilgili yapısal ayrımcılık sorunlarının olduğu görülmüştür. Ayrımcılıklardan en çok öne çıkan sorunun TİD politikalarından kaynaklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu da Sağırların haklara erişimlerinin önündeki engeli oluşturmaktadır. İş ortamındaki ötekileştirilme, sosyal sigorta hakkından yararlanamama, iş kademesinde yükselmenin önündeki engeller, yeminli ve dijital tercümanlık sisteminin eksikliği, TİD odaklı eğitim süreçleri yerine kaynaştırma politikalarının varlığı, sosyal yaşamdan izole olarak başka insanlara bağımlı bir yaşam sürmek yaşanan ayrımcılıkların göstergesidir. Bulgulardan hareketle Sağırlar topluluğunun güçlendirilmesine yönelik temel önerilerin yanı sıra bir model önerisi de sunulmuştur.tr_TR
dc.contributor.departmentSosyal Hizmettr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2024-03-20T07:18:02Z
dc.fundingYoktr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster