Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorÖzbek Akıman, Özge
dc.contributor.authorKöseoğlu, Abdülsamet
dc.date.accessioned2023-07-24T10:14:30Z
dc.date.issued2023
dc.date.submitted2023-06-19
dc.identifier.citationKÖSEOĞLU, Abdülsamet. African American Existentialism in Harlem Renaissance Novels, Master‘s Thesis, Ankara, 2023.tr_TR
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/33722
dc.description.abstractThis thesis aims to examine the emergence of African American existential thought during the Harlem Renaissance as manifested in Nella Larsen’s Quicksand (1928), Wallace Thurman’s The Blacker The Berry (1929), Langston Hughes’s Not Without Laughter (1930), and George Schuyler’s Black No More (1931). The construction of identities within the African American experience merges with existential inquiries that fundamentally question the existence of Black individuals, as racism perpetuates a struggle that prompts an existential response to nihilism. In these selected Harlem Renaissance novels, Black characters’ experience takes on a proto-existentialist quality, expanding canonical existentialism with its historical and geographical associations. Adopting an existential mode of thought becomes essential in the context of Black existence. While Black people strive toward regaining their humanity in reaction to the oppressive nature of a society characterized by antiblack views, they form complex structures, systems of values, and identity constructions. By opposing oppressive systems, Black people actively pursue meaningful and “authentic” existence and assert their identities. The selected literary works in this thesis offer a variety of perspectives and personal experiences in particular contexts. Chapter 1 examines Nella Larsen's protagonist Helga Crane in Quicksand (1928), analyzing the complexities of racial constructions and the pursuit of meaning and identity. Chapter 2 studies the protagonist Emma Lou from Wallace Thurman’s The Blacker The Berry (1929), who struggles with internalized racism, but ultimately finds self-acceptance and “authenticity” by embracing her Black identity and existential responsibility. Chapter 3 offers alternative responses to nihilism in Langston Hughes’s Not Without Laughter (1930) by focusing on questions regarding traditional religious affiliations and affirmation of a Black identity through the use of music. Chapter 4 explores George Schuyler’s Black No More (1931) with its critique of both white and Black constructions of identity. By exploring these distinct perspectives and themes, this thesis presents a deeper understanding of African American existential thought during the Harlem Renaissance and its significance in shaping literary discourse and cultural identity.tr_TR
dc.language.isoentr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectAfrican American existentialismtr_TR
dc.subjectBlack existentialismtr_TR
dc.subjectHarlem Renaissancetr_TR
dc.subjectNella Larsentr_TR
dc.subjectWallace Thurmantr_TR
dc.subjectLangston Hughestr_TR
dc.subjectGeorge Schuylertr_TR
dc.subject.lcshAmerika edebiyatıtr_TR
dc.titleAfrican American Existentialism in Harlem Renaissance Novelstr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/masterThesistr_TR
dc.description.ozetBu tez, Nella Larsen’ın Quicksand (1928), Wallace Thurman’ın The Blacker The Berry (1929), Langston Hughes’ın Not Without Laughter (1930) ve George Schuyler’ın Black No More (1931) eserlerinde kendini gösteren Harlem Rönesansı dönemindeki Afrikalı Amerikalı varoluşçu düşüncenin ortaya çıkışını incelemeyi amaçlamaktadır. Irkçılık nihilizme karşı varoluşsal bir tepkiyi tetiklediği için Afrikalı Amerikalı deneyiminde kimlik oluşturmanın varoluşçu sorgulamalarla iç içe geçtiği ve siyahi bireylerin benliklerini temelden sorguladıkları görülmektedir. Harlem Rönesansı döneminden seçilmiş bu romanlarda, siyahi karakterlerin deneyiminde proto-varoluşçu özellikler ortaya çıkarken tarihsel ve coğrafi anlamda geleneksel varoluşçuluğun sınırları genişlemektedir. Siyahi varoluşun bir parçası olarak varoluşçu düşünceyi benimsemek temel bir bileşene dönüşmektedir. Siyahi insanlar, ırkçılığın hakim olduğu bir toplumun baskıcı doğası karşısında insanlıklarını yeniden değerli kılma çabasıyla karmaşık yapılar, değer sistemleri ve kimlik oluşumları inşa etmektedirler. Baskıcı kurumlara karşı çıkarak, siyahi insanlar anlamlı ve “otantik” bir varoluşu ararlar ve kimliklerini oluştururlar. Bu tezde ele alınan edebi eserler, belirli bağlamlarda çeşitli bakış açıları ve kişisel deneyimler sunmaktadır. Birinci bölümde, Nella Larsen'ın Quicksand (1928) eserinde ırksal yapıların karmaşıklığı ana karakter Helga Crane'in anlam arayışı üzerinden incelenmektedir. İkinci bölüm, Wallace Thurman'ın The Blacker The Berry (1929) eserindeki ana karakter Emma Lou'nun içselleştirilmiş ırkçılıkla mücadele etmesini ve sonunda siyahi kimliğini benimseyerek varoluşsal sorumluluğunu kabul edişini ve “otantisite” bulma sürecini ele almaktadır. Üçüncü bölüm, Langston Hughes'ın Not Without Laughter (1930) adlı eserinde geleneksel dini bağlılıklar üzerine ve müzik aracılığıyla Siyahi kimliğinin olumlanmasına odaklanarak nihilizme verilen alternatif yanıtları sunmaktadır. Dördüncü bölüm ise George Schuyler'ın Black No More (1931) eserini ele alarak beyaz ve siyahi kimlik oluşumuna yönelik eleştirileri incelemektedir. Bu tez, ele aldığı romanlardaki farklı bakış açılarını ve temaları keşfederek, Harlem Rönesansı dönemindeki Afrikalı Amerikalı varoluşçu düşüncenin daha derin bir anlayışını sunmakta ve edebi söylem ve kültürel kimliğin şekillenmesindeki önemini ortaya koymaktadır.tr_TR
dc.contributor.departmentAmerikan Kültürü ve Edebiyatıtr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2023-07-24T10:14:30Z
dc.fundingYoktr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster