dc.contributor.advisor | Gültekin, Murat | |
dc.contributor.author | Zaim, Onur Can | |
dc.date.accessioned | 2022-09-02T11:45:42Z | |
dc.date.issued | 2022 | |
dc.date.submitted | 2022 | |
dc.identifier.citation | Zaim, O.C., Over Kanseri Yönetiminde Kliniko-Patolojik Sonuçlar: Hacettepe Üniversitesi Deneyimleri, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, Ankara 2022. | tr_TR |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/26737 | |
dc.description.abstract | Zaim, OC, Clinicopathological Outcomes of Ovarian Cancer Management: Hacettepe University Experience, Hacettepe University Faculty of Medicine Department of Obstetrics and Gynecology Residency Thesis, Ankara 2022. High grade serous carcinomas are the most common histopathological subtype of ovarian cancer. Mostly the patients diagnosed with advanced stage disease and this condition complicates the management of the disease. The main approach to management of disease consists of primary surgery and adjuvant chemotherapy regimens. However, some patients cannot be good candidates for primary surgery and neoadjuvant chemotherapy (NACT) followed by interval debulking surgery (IDS) emerges as an alternative management strategy. There are quite lot trials that indicates this strategy can be as effective as the main approach. In our study, it was aimed to show that both strategies applied in our clinic are similar in terms of effectiveness. Our study retrospectively included 151 patients who were treated between January 2014 and May 2021 in Hacettepe University Faculty of Medicine, Gynecological Oncology Clinic with a diagnosis of advanced stage high-grade serous carcinoma according to FIGO 2014 staging. These patients were divided into two groups by their strategies as 77 patients for primary debulking surgery (PDS) and 74 patients for NACT/IDS in terms of 1:1 ratio. These two groups were comparatively investigated for patient characteristics, staging, chemotherapy responses, recurrence, survival periods and follow up outcomes. At the end of the study, the importance of performance status and the clinical stage of patients were found regarding to patient selection for the appropriate strategy. Moreover, direct effect “no residual tumor after surgery” on overall survival rates was determined by multivariate analysis. In terms of recurrence and survival rates it was shown that both of strategies were similar for effectiveness. Impact of COVID-19 pandemic on selection of strategy has also been investigated. In conclusion, if it is envisaged that no residual disease after surgery with appropriate patient selection for strategy, PDS can be considered as leading option.
Keywords: Ovarian cancer, Neoadjuvant therapy, Gynecologic surgical procedures | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Tıp Fakültesi | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | Over kanseri | tr_TR |
dc.subject | Neoadjuvan terapi | tr_TR |
dc.subject | Jinekolojik cerrahi prosedürler | tr_TR |
dc.subject.lcsh | Jinekoloji | tr_TR |
dc.title | Over Kanseri Yönetiminde Kliniko-Patolojik Sonuçlar: Hacettepe Üniversitesi Deneyimleri | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/other | tr_TR |
dc.description.ozet | Zaim, O.C., Over Kanseri Yönetiminde Kliniko-Patolojik Sonuçlar: Hacettepe Üniversitesi Deneyimleri, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, Ankara 2022. Yüksek dereceli seröz karsinomlar over kanserinin en sık görülen histopatolojik alt tipidir. Hastalar tanıda çoğunlukla ileri evre hastalığa sahip olmakta ve bu durum hastalığın yönetimini oldukça güçleştirmektedir. Hastalığın yönetimindeki temel yaklaşımı, primer cerrahi ve adjuvan kemoterapi rejimleri oluşturmaktadır. Ancak her hasta primer cerrahi için uygun bir aday olamamakta ve alternatif bir yönetim stratejisi olarak neoadjuvan kemoterapi (NACT) sonrası interval debulking cerrahisi (IDS) karşımıza çıkmaktadır. Bu stratejinin, temel yaklaşım kadar etkili olabildiğini gösteren birçok çalışma mevcuttur. Çalışmamızda, kliniğimizde de uygulanan her iki yaklaşımın etkililik açısından benzer olduğunun gösterilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamıza, retrospektif olarak Ocak 2014 ile Mayıs 2021 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Kliniği’nde, FIGO 2014 evrelemesine göre ileri evre yüksek dereceli seröz karsinom tanısı ile tedavi görmüş 151 hasta dahil edilmiştir. Bu hastalar 77 hasta primer debulking cerrahisi (PDS), 74 hasta ise NACT/IDS gruplarını oluşturacak şekilde, 1:1 oranda iki gruba ayrılmıştır. Gruplar karşılaştırmalı olarak; hasta karakteristikleri, evreleme, cerrahi özellikler, kemoterapi yanıtları, rekürrens, sağkalım süreleri ve takip sonuçları açısından incelenmiştir. Çalışmanın sonunda, stratejiye uygun hasta seçiminde performans durumunun ve klinik evrenin önemi saptanmıştır. Çoklu değişken analizleri ile cerrahi sonrası gözle görünür rezidü tümör bırakılmamasının doğrudan genel sağkalımı etkilediği tespit edilmiştir. Rekürrens ve sağkalım açısından iki yönetim stratejisinin benzer etkililikte olduğu gösterilmiştir. Bunlara ek olarak COVID-19 pandemisinin strateji seçimi üzerindeki etkisi de araştırılmıştır. Sonuç olarak, doğru hasta seçimiyle birlikte cerrahi olarak tam rezeksiyon yapılabileceği öngörülüyorsa, PDS stratejisi birinci tercih olarak ele alınabilir.
Anahtar kelimeler: Over kanseri, Neoadjuvan terapi, Jinekolojik cerrahi prosedürler | tr_TR |
dc.contributor.department | Kadın Hastalıkları ve Doğum | tr_TR |
dc.embargo.terms | Acik erisim | tr_TR |
dc.embargo.lift | 2022-09-02T11:45:42Z | |
dc.funding | Yok | tr_TR |
dc.subtype | medicineThesis | tr_TR |