Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorÖzmert, Elif Nursel
dc.contributor.authorAyas, Meltem Tuğçe
dc.date.accessioned2020-01-17T07:51:14Z
dc.date.issued2019
dc.date.submitted2019-05-27
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/21767
dc.description.abstractThe developments in Syria following the anti-regime demonstrations that started in March 2011 created one of the world's greatest humanitarian crises. United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR) reports that refugee and resettlement experiences can influence the critical stages of intellectual, social, emotional and physical child development. There is lack of sufficient information about the prevalence of developmental delay in asylum-seeker children as well as the optimal approach to detection or screening in this group. Developmental delays in asylum-seekers may not be recognized by families, and when diagnosed, interventions may be delayed due to cultural barriers, resulting in negative academic and psychosocial consequences that may also affect later life. In this study, it was aimed to describe the impact of the Syrian crisis on the developmental aspects of the most vulnerable group children after resettlement, problems that will lead to developmental problems, areas in which developmental delays are more likely. So providing more prognostic information, increasing the proportion of healthy individuals in the society with early diagnosis of preventable risk factors, contributing to further studies at the literature level and to ensure the immediate and appropriate early childhood interventions required. Syrian refugee children (n=60) between the ages of 18-72 months who admitted to Yenimahalle Community Health Center Immigrant Health Unit to receive primary health care services between 1 November 2018- 1 March 2019 were included in this study. The control group included 60 Turkish children between 18-72 months who admitted to İsmail Ulucan Family Health Center which is in the same building. Developmental assessments were made by the researcher using the Denver II Developmental Screening Test. Developmental delays were frequent in Syrian children compared to Turkish children. The DDST-II were normal in 82.1%, suspicious in 10.7% and abnormal in 7.1% of Turkish children; in the study group, 22.2% of the patients were found to be normal, 33.3% were suspicious and 44.4% were abnormal. The differences were statistically significant (p<0.05). When analyzed by multiple logistic regression analysis, being an asylum seeker was found to be an important risk factor for developmental delay alone, and when the DGTT II subfields are examined, it was seen that high monthly income reduces the risk of caution-delay in personal-social area. It was found that increased risk of caution-delay in fine-motor and gross-motor area, asylum-seeker status and consanguinity increased the risk of caution -delay in the language area. In conclusion, this study showed that being an asylum seeker was the most important risk factor for developmental delay. We emphasized the importance of survelliance and screening development in these high risk children as well as early intervention service.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherTıp Fakültesitr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectSığınmacıtr_TR
dc.subjectMülteci
dc.subjectSavaş
dc.subjectÇocuk gelişimi
dc.subjectGelişimsel gecikme
dc.titleAnkara’da Geçici Koruma Statüsü Altında Yaşayan 18-72 Ay Arası Suriyeli Çocukların Gelişim Düzeyinin Değerlendirilmesitr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetMart 2011’de başlayan rejim karşıtı gösterilerin ardından Suriye’de yaşanan gelişmeler dünyanın en büyük insani krizlerinden birisini yaratmıştır. Birleşmiş Milletler Yüksek Kurulu, mülteci ve yeniden yerleştirme deneyimlerinin bilişsel, sosyal, duygusal ve fiziksel olarak çocuk gelişiminin kritik aşamalarını etkileyebileceğini bildirmektedir. Sığınmacı çocuklarda gelişimsel gecikmenin prevalansı veya bu grupta tespit veya taramaya optimal yaklaşım hakkında yeterli literatür bilgisi yoktur. Sığınmacı çocuklardaki gelişimsel gecikmeler aileler tarafından değerlendirilemeyebilir ve tanı aldığı zaman da kültürel engeller nedeniyle müdahaleler gecikebilir ve bunun sonucunda da hayatın ilerleyen dönemlerini de etkileyecek akademik ve psikososyal açıdan olumsuz sonuçlar doğabilir. Bu araştırmada Suriye krizinin, en savunmasız ve hassas grup olan çocukları yeniden yerleştirilme sonrası gelişimsel açıdan ne düzeyde etkilendiğini, gelişimsel sorunlara yol açacak sorunların tanımlanması, gelişimsel gecikmelerin daha çok hangi alanlarda olduğunu tanımlamayı, böylece daha fazla prognostik bilgi sağlamayı, önlenebilir risk faktörlerinin erken tanısı ile sağlıklı bireylerin toplumdaki oranının arttırılması, yapılacak daha sonraki çalışmalara literatür düzeyinde katkı sağlanması ve gerekli olan özel ve en uygun erken çocukluk müdahalelerinin hemen başlatılmasını sağlamak amaçlanmıştır. Bu araştırmaya 1 Kasım 2018 – 1 Mart 2019 tarihleri arasında Yenimahalle Toplum Sağlık Merkezi 2 Nolu Göçmen Sağlığı Birimi’ne birinci basamak sağlık hizmeti almak için başvuran 18-72 ay arası 60 Suriyeli sığınmacı çocuk dahil edildi. Kontrol grubuna ise aynı binada bulunan, İsmail Ulucan Aile Sağlığı Merkezi’ne başvuran 18-72 ay arası 60 Türk çocuk dahil edildi. Gelişimsel değerlendirmeler, araştırmacı tarafından Denver II Gelişimsel Tarama Testi ile yapıldı. Suriyeli çocuklarda gelişimsel gecikmelerin sık olduğu, Türk çocuklara göre de daha fazla olduğu tespit edildi. Türk çocukların yaşına göre %82,1’inin normal, %10,7’sinin şüpheli, %7,1’inin anormal olduğu; çalışma grubunda ise yaşına göre %22,2 olgunun normal, %33,3 olgunun şüpheli, %44,4 olgunun anormal olduğu gözlendi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.05). Çoklu lojistik regresyon analizi ile değerlendirildiğinde sığınmacı olmanın tek başına gelişimsel gecikme için önemli bir risk faktörü olduğu, DGTT II alt alanlarına bakıldığında ise aylık gelir durumunun yüksek olmasının kişisel-sosyal alanda uyarı-gecikme olma riskini azalttığı, sığınmacı olma durumunun ve düşük doğum ağırlığına sahip olmanın ince-motor ve kaba-motor alanda uyarı-gecikme olma riskini arttırdığı, sığınmacı olma durumunun ve akraba evliliğinin dil alanında uyarı-gecikme olma riskini arttırdığı bulundu. Sonuç olarak bu araştırmada, sığınmacı olmanın gelişimsel gecikme için önemli bir risk faktörü olduğu görüldü ve bu yüksek riskli çocuklarda gelişimsel tarama ve izlem çalışmalarının yanı sıra erken müdahale programlarının önemi vurgulandı.tr_TR
dc.contributor.departmentDiğertr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2020-01-17T07:51:14Z
dc.fundingYoktr_TR
dc.subtypemedicineThesis


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster