Show simple item record

dc.contributor.advisorTürkyılmaz, Çetin
dc.contributor.authorAkay Atasoy, Seda
dc.date.accessioned2021-07-27T10:41:45Z
dc.date.issued2021
dc.date.submitted2021-06-23
dc.identifier.citationAPAtr_TR
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/25130
dc.description.abstractIn the Elements of the Philosophy of Right, Hegel examines the dialectical process of the objective spirit stage, in which free will manifests itself as an object in the development of consciousness, within the unity of abstract right, morality and ethical life stages. Hegel, on the other hand, examines the unity of ethical life stage within the family, civil society, and state stages. He considers the problem of poverty as a problem specific to civil society in the transition to the state stage, where the integrity of the ethical life is completed, and civil society is sublated. He emphasizes that poverty transforms into a radical problem through the mass of poor people called rabble who have lost the honor of living with their own labor, their respect for the law, and their self-confidence. Even though Hegel proposes solutions to the problem of poverty such as redistribution of wealth, colonization, begging, civil society's aid to the poor, corporations, and police; he admits that these suggestions will work to a certain extent. On the other hand, Marx approaches the problem of poverty with a focus on alienation and sees the solution in overcoming alienation and eliminating the structure of class-based society with the proletarian movement. In this context, Avineri and Ruda criticize Hegel for leaving the problem unsolved despite identifying the problem, and they come up with suggestions in line with Marx's proposed solution. Plant, nevertheless, emphasizes the state intervention regarding the solution of the problem of poverty and puts forward a welfare state-oriented proposal. Those who argue that the solution of the problem is possible in Hegel's system bring forward corporation-based solution proposals. This dissertation aims to propose a possible corporation-based and immanent solution to the problem of poverty within Hegel's system of thought by taking into account the conditions of Hegel’s era. In this framework, the solution is foreseen to take place gradually at the civil society stage and under the control of the state, whereas direct state intervention or full welfare state formation is avoided. The individual is partially protected by economic factors such as minimum wage and universal income support, and it is essentially aimed to prevent his transformation into a rabble by ensuring that he remains in the labor market and feels cared. Reforming corporations as well as the education system remains at the core of the proposed solution. The solution offered in this dissertation differs from other corporation-based solution proposals in the literature, since it builds a hybrid model that includes elements from different approaches.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectHegeltr_TR
dc.subjectYoksulluktr_TR
dc.subjectEğitimtr_TR
dc.subjectSivil toplumtr_TR
dc.subjectAyaktakımıtr_TR
dc.subjectKorporasyontr_TR
dc.subject.lcshFelsefe (Genel)tr_TR
dc.titleHegel'de Yoksulluk Sorunutr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/masterThesistr_TR
dc.description.ozetHegel, bilincin gelişiminde özgür iradenin kendisini bir nesne gibi ortaya koyduğu nesnel tin aşamasının diyalektik sürecini Hukuk Felsefesinin İlkeleri’nde soyut hukuk, öznel ahlak ve nesnel ahlaksallık aşamalarının bütünselliği içinde; nesnel ahlaksallık aşamasındaki bütünselliği ise aile, sivil toplum devlet aşamalarında incelemektedir. Hegel, nesnel ahlaksallığın bütünselliğinin tamamlandığı ve sivil toplumun kapsanarak aşıldığı devlet aşamasına geçişte yoksulluk sorununu sivil topluma özgü bir sorun olarak ele almaktadır. Hegel, yoksulluğun radikal bir soruna kendi emeği ile yaşamak onurunu, hukuka olan saygısını ve kendine olan güvenini kaybetmiş bir yığın olan ayaktakımı ile dönüştüğünü vurgulamaktadır. Hegel, her ne kadar yoksulluk sorununa ilişkin servetin yeniden dağılımı, kolonileşme, sivil toplumun yoksullara yardımı, korporasyonlar ve polis gibi çözüm önerileri getirmiş olsa da bu önerilerin belirli bir noktaya kadar işe yarayacağını belirtmektedir. Marx ise yoksulluk sorununa yabancılaşma odaklı yaklaşmakta ve çözümü yabancılaşmanın aşılmasında ve proleter hareket ile sınıflı toplum yapısının ortadan kaldırılmasında görmektedir. Bu çerçevede, Avineri ve Ruda Hegel’i sorunu tespit etmesine rağmen çözümsüz bıraktığı gerekçesiyle eleştirmekte ve Marx’ın çözüm önerisine paralel öneriler ortaya koymaktadır. Plant ise yoksulluk sorununun çözümüne ilişkin devlet müdahalesini savunarak refah devleti odaklı bir öneri getirmektedir. Diğer taraftan, sorunun çözümünün Hegel’in sisteminde mümkün olabileceğini savunanlar korporasyon temelli çözüm önerileri ortaya koymaktadır. Bu tezde yoksulluk sorununa Hegel’in düşünce sistemi içerisinde korporasyon temelli ve sisteme içkin olası bir çözüm önerisi getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, çözümün sivil toplum aşamasında ve devletin kontrolü altında aşamalı bir biçimde gerçekleşmesi öngörülmekte; doğrudan devlet müdahalesi veya tam refah devleti oluşumu içerilmemektedir. Bireyler asgari ücret, evrensel gelir desteği gibi iktisadi unsurlarla kısmen koruma altına alınmakta, esasen işgücü piyasasında tutunmaları ve kendilerini değerli hissetmeleri sağlanarak ayaktakımına dönüşmelerinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Çözüm önerisinin merkezinde yukarıda belirtilen politikalar çerçevesinde korporasyon ve eğitim reformları bulunmakta; çözüm, farklı yaklaşımlardan unsurlar barındıran melez bir model olması ile literatürdeki korporasyon temelli çözüm önerilerinden farklılaşmaktadır.tr_TR
dc.contributor.departmentFelsefetr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2021-07-27T10:41:45Z
dc.fundingYoktr_TR


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record