Show simple item record

dc.contributor.advisorSağlam, Musa Yaşar
dc.contributor.authorÖğünmez, Mukaddes
dc.date.accessioned2019-12-10T07:51:25Z
dc.date.issued2019
dc.date.submitted2019-10-18
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/12017
dc.description.abstractBi- or multilingualism is a common phenomenon due to increased migration and globalization. It is also possible to see the reflections of this situation in the field of literature. Many multilingual writers use their qualification to express themselves in their literary work. This bilingual writing allows many authors to translate their own literary works for different reasons. Yüksel Pazarkaya not only owes his special position in Contemporary German Literature to his bilingual work, but is also an exception because he works as a self-translator, and he is almost the only one among Turkish-German writers of Turkish origin who writes his work in two languages. This study provides an overview of how Pazarkaya utilizes the translation process as a self-translator. On the basis of first published “Ben Aranıyor” and its translation “Ich und die Rose”, it aims to reveal what privileges self-translators have in contrast to conventional translators. The results of the analysis show that Pazarkaya used the self-translation process to improve his work and continued to write the German version in that process.tr_TR
dc.language.isodeutr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectSelbstübersetzungtr_TR
dc.subjectFremdübersetzertr_TR
dc.subjectKulturelle Aspektetr_TR
dc.subjectMigrantenliteraturtr_TR
dc.subjectZweisprachigkeittr_TR
dc.titleDie Selbstübersetzung im interkulturellen Raum am Beispiel Yüksel Pazarkayas Werk „Ben Aranıyor" und dessen Übersetzung „Ich und die Rose"tr_deu
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetArtan göç ve küreselleşme nedeniyle iki ya da çok dillilik yaygın görülen bir olgudur. Bu durumun yansımalarını edebiyat alanında da görmek mümkündür. Çok dilli birçok yazar kendini edebi ifade edebilmek için bu özelliklerinden yararlanmaktadır. Bu iki dilli yazma, birçok yazarın farklı nedenlerden dolayı kendi edebi eserlerini çevirmelerine olanak sağlar. Yüksel Pazarkaya, Çağdaş Alman Edebiyatında özel bir konuma sahip olmasını sadece iki dilli çalışmasına borçlu değildir, aynı zamanda özçevirmen olarak çalıştığı için de bir istisnadır, çünkü çalışmalarını iki dilde yazan Türk kökenli Türk-Alman yazarları arasında neredeyse tek kişidir. Bu çalışma, Pazarkaya'nın özçevirmen olarak çeviri sürecini nasıl değerlendirdiğine dair genel bir bakış sunmaktadır. İlk yayımlanan “Ben Aranıyor” ve onun “Ich und die Rose” adlı çevirisine dayanarak geleneksel çevirmenlerin aksine özçevirmenlerin hangi ayrıcalıklara sahip oldukları gösterilmeye çalışılmıştır. Analizin sonucu Pazarkaya'nın özçeviri sürecini eseri iyileştirme için kullandığını ve bu süreçte Almanca metni yazmaya devam ettiğini göstermiştir.tr_TR
dc.contributor.departmentAlman Dili ve Edebiyatıtr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2019-12-10T07:51:25Z
dc.fundingYoktr_TR


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record