dc.contributor.advisor | Aksoy, Sercan | tr_TR |
dc.contributor.author | Kertmen, Neyran | tr_TR |
dc.date.accessioned | 2015-10-14T10:03:32Z | |
dc.date.available | 2015-10-14T10:03:32Z | |
dc.date.issued | 2013 | tr_TR |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/886 | |
dc.description.abstract | The standard treatment of local advanced nasopharyngeal cancer is chemoradiotherapy. Opinions regarding induction theraphy differ. In this study we retrospectively examined patients treated in our clinic and administered induction therapy. One hundred fifty-four patients were included, 76% (n= 117) male and 24% (n= 37) female. Mean age at diagnosis was 47 (20-73). Examination of patients? histopathologies revealed WHO grade I tumor in 1.3%, WHO grade II tumor in 48.1% and WHO grade III tumor in 34.3%. At time of diagnosis, 11.9% (n= 18) of patients were stage II, 36.4% (n=55) stage III and 51.7% (n= 78) stage IV. In terms of induction therapy, cisplatin-fluorouracil (CF) was administered to 24.7% (n= 38) of patients, docetaxel-cisplatin (DC) to 35.1% (n= 54) and docetaxel-fluorouracil (DCF) to 40.3% (n= 62). The predominant pathology in the CF group was undifferentiated carcinoma (44.7%), and nonkeratinizing carcinoma in the DC and DCF groups (57.4% - 45.2%) (p=0.004). There was no statistically significant difference between the treatment groups in terms of initial stage (p=0.24). Response levels to induction therapy in the CF group were 5.7% (n= 2) complete response, 82.9% (n= 29) partial response and 11.4 (n= 4) stable disease. In the DC group they were 11.4% (n= 5) complete response, 59.1% (n= 26) partial response and 25% (n= 11) stable disease, and 10.6% (n= 5) complete response, 74.5% (n= 35) partial response and 14.9% (n= 7) stable disease in the DCF group. Progression was only recorded in 4.5% (n=2) of patients in the DC group. No statistically significant difference was determined between the groups (p=0.20). Following induction, treatment was administered in the form of chemoradiotherapy (CRT) to 84.9% (n=129) of patients and radiotherapy (RT) to 15.1% (n=23). Repeat staging and response assessment were performed. Response assessment after CRT and RT revealed 69.4% (n= 25) complete response in the CF group, 74.5% (n= 38) complete response in the DC group and %71.4 (n= 40) complete response in the DCF group. Median length of follow-up was 50 months (2-201 months). Distant organ metastasis developed in 17.5% (n= 27) of patients during this time, and local recurrence in 13.6% (n= 21). In terms of induction therapy, distant organ metastasis was observed in 23.7% (n= 9) of patients receiving CF, 16.7% (n= 9) of those receiving DC and 14.5% of those receiving DCF (n=9) (P=0.49). Local recurrence was seen in 18.4% (n=7) of the CF group, 13% (n=7) of the DC group and 11.3% (n= 7) of the DCF group (p=0.59). Examination of progression-free survival (PFS) levels in nasopharyngeal cancer cases receiving induction therapy revealed 3-year PFS of 79.3% and 5-year PFS of 72.4%. There was no significant difference between the induction therapy groups (p=0.30). Patients? local recurrence-free survival (LRFS) and distant metastasis-free survival (DMFS) times were compared on the basis of induction therapies received, but no significant difference was observed (p= 0.083- p= 0.068) Patients? 3-year general survival (GS) levels were 87.4% and 5-year GS levels 76%. In terms of induction therapies received, 3-year GS was 96.5% in the DCF group, 86.6% in the DC group and 76.3% in the CF group (p= 0.036). Our study results show that DCF therapy as an induction regimen in cases of nasopharyngeal cancer exhibited no advantage in disease-free survival but a significant advantage in survival. However, since our study was retrospective, our patient group was heterogeneous and detailed toxicity data were unavailable, the findings need to be interpreted with care. | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Tıp Fakültesi | tr_TR |
dc.subject | Nasopharyngeal cancer | tr_TR |
dc.title | Nazofarenks Kanseri Tedavisinde Indüksiyon Tedavilerinin Retrospektif Değerlendirilmesi | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/doctoralThesis | en |
dc.callno | 2013/692 | tr_TR |
dc.contributor.departmentold | İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı | tr_TR |
dc.description.ozet | Lokal ileri nazofarenks kanserinin standart tedavisi kemoradyoterapidir. İndüksiyon tedavisi konusunda farklı görüşler vardır. Biz bu çalışmada kliniğimizde tedavi edilmiş ve indüksiyon tedavisi uygulanmış hastaları retrospektif olarak inceledik. Çalışmaya 154 hasta alındı. Hastaların %76`sı (n= 117) erkek, %24`ü (n= 37) kadındı. Ortanca tanı yaşı 47 (20-73) idi. Hastaların histopatolojileri incelendiğinde %1.3?ünde WHO grade I, %48.1?inde WHO grade II ve %34.4?ünde WHO grade III tümör saptandı. Tanı anında hastaların % 11.9?unda (n= 18) evre II, %36.4?ünde(n=55) evre III ve %51.7?sinde (n= 78) evre IV hastalık vardı. İndüksiyon tedavisi olarak hastaların %24.7?sine (n= 38) sisplatin-fluorourasil (CF), %35.1`ine (n= 54) dosataksel-sisplatin (DC) ve % 40.3? üne (n= 62) dosataksel-sisplatin ?fluorourasil (DCF) tedavisi uygulanmıştı. CF alan grupta hakim patoloji indifferansiye karsinom iken (% 44.7), DC ve DCF grubunda nonkeratinize karsinomdu (% 57.4 - % 45.2) (p=0.004). Tedavi grupları arasında başlangıç evresi olarak istatistiksel anlamlı fark yoktu (p=0.24). İndüksiyon tedavisine yanıt oranları CF grubunda %5.7 (n= 2) tam yanıt, %82.9 (n= 29) parsiyel yanıt ve % 11.4 (n= 4) stabil hastalık idi. DC grubunda ise %11.4 (n= 5) tam yanıt, %59.1 (n= 26) parsiyel yanıt ve %25 (n= 11) stabil hastalık ve DCF grubunda ise %10.6 (n= 5) tam yanıt, %74.5 (n= 35) parsiyel yanıt ve %14.9 (n= 7) stabil hastalık olarak saptandı. Sadece DC grubunda %4.5 (n=2) hastada progresyon kaydedildi. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0.20). İndüksiyon tedavisi sonrasında hastaların % 84.9?una (n=129) kemoradyoterapi (KRT) ve %15.1?ine (n=23) radyoterapi (RT) şeklinde tedavi uygulanmıştı. Takibinde evreleme tekrarı ve yanıt değerlendirilmesi yapıldı. KRT ve RT sonrası gruplara göre yanıt değerlendirmesi yapıldığında CF grubunda %69.4 (n= 25) tam yanıt, DC grubunda %74.5 (n= 38) tam yanıt ve DCF grubunda %71.4 (n= 40) tam yanıt izlendi. Hastaların ortanca takip süresi 50 ay (2ay-201 ay) idi. Bu takip süresinde hastaların %17.5`inde (n= 27) uzak organ metastazı gelişirken % 13.6?sında (n= 21) lokal rekürrens izlendi. Aldıkları indüksiyon tedavilerine göre bakıldığında CF alan hastaların % 23.7?sinde (n= 9), DC alan hastaların % 16.7?sinde (n= 9) ve DCF alan hastaların % 14.5?inde (n=9) uzak organ metastazı izlendi (p=0.49). Lokal rekürrens oranlarına bakıldığında, CF alan grupta % 18.4 (n=7), DC alan grupta %13 (n=7) ve DCF alan grupta % 11.3 (n= 7) hastada rekürrens gözlendi (p=0.59). İndüksiyon tedavisi alan nazofarenks kanseri olgularının progresyonsuz sağkalım (PFS) oranlarına bakıldığında 3 yıllık PFS %79.3 ve 5 yılllık PFS % 72.4 saptandı. İndüksiyon tedavi gruplarına göre bakıldığında ise belirgin anlamlı farlılık yoktu (p=0.30). Hastaların lokal nüsk olmadan sağkalım süreleri (LFFS) ve uzak metastaz olmadan sağkalım süreleri (DMFS) aldıkları indüksiyon tedavilerine göre karşılaştırıldı ve anlamlı farklılık saptanmadı (p= 0.083- p= 0.068). Hastaların 3 yıllık genel sağkalım oranları % 87.4 ve 5 yıllık genel sağkalım oranları(GS) % 76 idi. Aldıkları indüksiyon tedavilerine göre bakıldığında 3 yıllık GS DCF grubunda %96.5, DC grubunda %86.6 ve CF grubunda ise %76.3 idi (p= 0.036). Çalışma sonuçlarına göre nazofarenks kanseri vakalarında indüksiyon rejimi olarak DCF tedavisi kullanımı hastalıksız sağkalım avantajı göstermezken belirgin olarak sağkalım avantajı sağlamıştır. Ancak çalışmanın retrospektif ve hasta grubumuzun heterojen olması ve toksisite verilerine detaylı ulaşılamaması nedeniyle sonuçların dikkatli yorumlanması gerekir. | tr_TR |
dc.subtype | medicineThesis | |