Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorKüçükgüngör, Erkan
dc.contributor.authorUzunkaya, Mehmet Celal
dc.date.accessioned2018-10-01T07:04:54Z
dc.date.available2018-10-01T07:04:54Z
dc.date.issued2018
dc.date.submitted2018-05-29
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/5001
dc.description.abstractThe concept of family home was first included in Turkish Law with the Article 194 of Turkish Civil Code numbered 4721 (TCC) which is based on the principle of equality of spouses. Actually, aforesaid Article 194 related to family home is one of the exceptions of the Article 193 which accepts in principle the spouses’ freedom of legal transaction that is a point on which the Code numbered 4721 differentiates from the former code. Indeed, there are exceptions, as required by the principle of family protection, to the main rule which regulates that the each spouses may enter into legal transactions with the other or with third parties unless the law provides otherwise. One of these exceptions is the provision under Article 194 related to family home. In order not to leave the housing right of the other spouse and children, if any, to the mercy of the spouse who seems as the right holder over the family home, the law-maker provides with the Article 194/1 of the TCC that without the consent of the other spouse, the family home cannot be transferred, the tenancy agreement concerning the family home cannot be terminated and the rights over the family home cannot be restricted. Second paragraph of the same Article provides that the spouse who seems as the right holder over the family home may seek judicial interference if the consent of the other spouse cannot be obtained or the other spouse refuses to give consent without good cause. Pursuant to the relevant provisions, it is clear that certain legal transactions established without the consent of the other spouse will not be valid. The legal description of the restrictions provided by the Article 194/1 of TCC is controversial. Under the Article 194/3 of the TCC, it is stated that the spouse who is not registered as the owner at the land registration may request from the directorate of land registry to include family home annotation at the land registration page of the family home which belongs to the other spouse. The source Swiss Civil Code includes a similar provision. The function of the family home annotation provided by the aforesaid provision constitutes a doctrinal matter of debate. Particularly, there is a controversy at the issue whether the bona fide third person’s acquisition of a real right, who has a legal transaction with the spouse registered as the owner of the family home, will be protected or not in the case that there is no family home annotation at the land registration. The majority opinion properly adopted in literature is that the bona fide third person who has a legal transaction with the spouse registered as the owner of the family home cannot acquire real right even if there is no family home annotation at the land registration.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectaile konututr_TR
dc.subjectdiğer eşin rızası
dc.subjectaile konutu şerhi
dc.subjecthukuki işlem özgürlüğü
dc.subjectailenin korunması
dc.titleAile Konutu Üzerinde Tesis Edilebilecek Hukuki İşlemler ve Aile Konutu Şerhitr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/masterThesistr_TR
dc.description.ozetAile konutu kavramı hukukumuza ilk olarak, eşlerin eşitliği prensibini esas alan 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194. maddesi ile dahil olmuştur. Esasında aile konutu ile ilgili söz konusu düzenleme, yine 4721 sayılı Kanunun mülga yasadan farklılaştığı noktalardan birini teşkil eden ve eşlerin hukuki işlem özgürlüğünü kural olarak kabul eden 193. maddenin istisnalarından birini teşkil etmektedir. Gerçekten, kanunda aksi öngörülmedikçe eşlerin birbirleriyle ve üçüncü kişilerle hukuki işlem tesis etmede özgür olduğunu düzenleyen ana kurala, ailenin korunması ilkesi gereğince bir takım istisnalar getirilmiştir. İşte bu istisnalardan biri de, 194. maddede düzenleme altına alınan aile konutu ile ilgili hükümdür. Diğer eş ve varsa çocukların barınma hakkını aile konutunda hak sahibi olarak gözüken eşin insafına terk etmek istemeyen yasa koyucu, TMK md. 194/1 hükmü ile diğer eşin rızası olmadıkça aile konutunun devredilmeyeceğini, aile konutuna ilişkin kira akdinin feshedilmeyeceğini ve aile konutundaki hakların sınırlandırılmayacağını öngörmektedir. Aynı düzenlemenin ikinci fıkrasında, diğer eşin rızasının sağlanamaması ya da diğer eşin haklı bir neden olmaksızın rıza vermekten imtina etmesi halinde, aile konutunda hak sahibi olan eşin hakimin müdahalesini isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeler muvacehesinde, diğer eşin rızası alınmadan tesis edilen bazı işlemlerin geçerli olmayacağı açıktır. TMK md. 194/1 hükmü ile getirilen sınırlandırmanın hukuki vasıflandırması tartışmalıdır. TMK md. 194/3’te, eşlerin birinin mülkiyetinde bulunan konutun tapu kaydına malik olmayan eşin aile konutu şerhi konulmasını tapu müdürlüğünden talep edebileceği düzenleme altına alınmıştır. Mehaz İsviçre Medeni Kanununda bu düzenlemenin karşılığı bulunmamaktadır. Mezkur düzenleme ile hükme bağlanan aile konutu şerhinin işlevi doktrinde tartışma konusu teşkil etmektedir. Bilhassa şerhin konulmadığı durumlarda, malik olan eş ile işleme girişen kişilerin iyiniyetle ayni hak iktisabının korunup korunmayacağı noktasında ihtilaflar bulunmaktadır. Yazınsal eserlerde isabetle benimsenen çoğunluk görüşü, malik ile işleme girişen kişinin aile konutunun tapu kütüğünde şerh olmamasına rağmen iyiniyetle ayni hak iktisap edemeyeceği şeklindedir.tr_TR
dc.contributor.departmentÖzel Hukuktr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster