dc.contributor.advisor | Yereli, Ahmet Burçin | |
dc.contributor.author | Akbayır, Fatih | |
dc.date.accessioned | 2018-10-01T07:03:37Z | |
dc.date.available | 2018-10-01T07:03:37Z | |
dc.date.issued | 2018-06-06 | |
dc.date.submitted | 2018-06-06 | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/4997 | |
dc.description.abstract | In this study, Turkey’s fiscal space is estimated by using Ostry et al. (2010) approach. It
is aimed to contribute to literature by estimating fiscal space of a developing country for
the first time with this approach. At first, it is estimated Turkey’s primary balance reaction
function by using annual data between 1986-2017. Our findings show that the response
of the primary balance to lagged debt is gradually slowing down as the debt stock
increases correspondingly fiscal fatigue behavior. Secondly, interest rate – growth rate
differential is estimated by using long term government bond interest rates and growth
rates in the last decade. Differential is negative according to the findings. Debt limit is
determined by combining the primary balance reaction function and the interest rate –
growth rate differential. Thereafter, it is reached to Turkey’s fiscal space subtracting
current debt (in percent of GDP) from the debt limit. Accordingly, when all risks are
ignored, Turkey’s fiscal space is approximately 72% of GDP. The main reason of this
relatively high ratio are realizing primary surpluses in reaction to fiscal discipline and
providing high growth rates which reduce debt/GDP ratio for many years. But,
governments in Turkey should pay attention to contingent liabilities about treasury
guarantees given in the direction of the PPP investment model and social security deficits.
Because these factors negatively affect the fiscal space. In this respect, reducing the risk
of exploitation of the fiscal space requires preserving continuity of high primary balance
and some structural reforms, mainly related to the current account deficit. | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Sosyal Bilimler Enstitüsü | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | birincil denge reaksiyon fonksiyonu | |
dc.subject | diferansiyel | |
dc.subject | borç limiti | |
dc.subject | mali alan | |
dc.subject | türkiye | |
dc.title | Mali Alan: Türkiye İçin Bir Uygulama | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/doctoralThesis | tr_TR |
dc.description.ozet | Çalışmada Türkiye’nin mali alanı Ostry vd. (2010) yaklaşımı aracılığıyla ölçülmüştür. Bu
yaklaşım ile ilk kez gelişmekte olan bir ülkenin mali alanı ölçülerek literatüre bir katkının
sağlanması amaçlanmıştır. Çalışmada öncelikle 1986-2017 örneklem dönemi için yıllık
veriler kullanılarak Türkiye’nin birincil denge reaksiyon fonksiyonu hesaplanmıştır. Elde
edilen bulgulara göre, Türkiye’de birincil dengenin gecikmeli borca tepkisi borç stoku
arttıkça –mali yorgunluk davranışı göstererek- yavaşlamaktadır. Bunun yanında
Türkiye’de son on yılda etkili olan uzun dönem devlet tahvili faiz oranları ve büyüme
oranlarından yola çıkılarak faiz oranı – büyüme oranı diferansiyeli hesaplanmıştır. Buna
göre diferansiyelin negatif olduğu bulgusuna erişilmiştir. Hesaplanan birincil denge
reaksiyon fonksiyonu ile faiz oranı – büyüme oranı diferansiyeli bir araya getirilerek borç
limiti; borç limitinden cari borcun (GSYİH’nin yüzdesi olarak) çıkarılması ile birlikte ise
Türkiye’nin mali alanına ulaşılmıştır. Buna göre tüm riskler göz ardı edildiğinde
Türkiye’nin sahip olduğu mali alan GSYİH’nin yaklaşık %72’sidir. Türkiye’nin görece
geniş kabul edilebilecek bir mali alana sahip olmasının altında yatan temel sebep, uzun
yıllar boyunca mali disiplin ile birlikte sürdürülen birincil fazlalar ve görece sağlanan
yüksek derecedeki ekonomik büyüme sonucunda ulaşılan düşük borç/GSYİH oranı
olarak kabul edilebilir. Ancak Türkiye’de hükümetler özellikle son yıllarda büyük alt yapı
yatırımları için başvurulan kamu-özel işbirliği yatırım modeli doğrultusunda verilen
hazine garantileri ve geçmiş yıllarda yanlış uygulamalar sonucu ortaya çıkan sosyal
güvenlik açıklarının mali alanı daraltma ihtimaline karşı dikkatli olmalıdırlar. Bu
doğrultuda mali alanın tüketilmesi riskini azaltmak, birincil fazlanın verilmesinin
devamlılığını ve başta cari açık ile ilgili olmak üzere bazı yapısal reformları
gerektirmektedir. | tr_TR |
dc.contributor.department | Maliye | tr_TR |