dc.contributor.advisor | Bora, Peynircioğlu | |
dc.contributor.author | Javid, Ahmadov | |
dc.date.accessioned | 2018-01-26T07:14:12Z | |
dc.date.available | 2018-01-26T07:14:12Z | |
dc.date.issued | 2018-01-04 | |
dc.date.submitted | 2017-12-30 | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/4241 | |
dc.description.abstract | Objective: Angiomyolipoma is the most common benign tumor in the kidney,
which usually grows slowly and does not require treatment. However,
treatment of large, rapidly growing, symptomatic and bleeding lesions with a
distinctive vascular component is recommended. In our study, it was aimed to
evaluate the mid-term and long-term outcomes of patients with renal
angiomyolipomas treated endovascularly in one center.
Materials and Methods: Between 2007-2017 patients treated endovascularly
at Hacettepe University Vascular Interventional Radiology Unit were included
in the study. Patients who did not have CT / MRI images and could not follow
up were not included in the study. Demographic characteristics, pre-procedural
symptoms, clinical features and laboratory values of the patients were
recorded. The types, number, internal structures, pre- and post-surgical
dimensions of the lesions were analyzed. Embolization techniques and
complication rates were calculated. The patients were divided into two groups
using microparticles alone and microparticles and coils in combination.
Recurrence and surgical intervention levels were recorded.
Results: Totally 24 patients aged between 20-78 years (mean 45.4)
underwent angiography. Twenty-seven lesions (32 procedures) with an
average diameter of 7,3±2,5 cm were embolized. The duration of follow-up
ranged from 6 to 120 months, with an average follow-up of 33.8 months. The
technical success rate was 93.3% and the clinical success rate was 85%.
Following embolization the average diameter decreased by 1.8 ± 0.83 cm
(28.4±13,4 %). The average post-treatment size decrease was found to be
statistically significant (p = 0.005). The renal function values (glomerular
vii
filtration rate and creatinine) of all patients before and after the procedure were
measured at normal limits. Bleeding rate was higher in lesions with aneurysm
greater than 5 mm. Recurrence rate was calculated at 15%. Major or minor
complications were not observed. Two patients with persistent complaints
underwent surgery (with their own will). There was no significant difference in
recurrence and lesion shrinkage rates between groups using the microparticle
alone and microparticle and coil combination (p = 0,207).
Conclusion: Transarterial embolization is an effective treatment modality with
low morbidity and mortality in AML lesions. In syndromic (Tuberous sclerosis)
group of patients with multiple and complex lesions, embolization is convenient
for the preservation of renal function. Coil embolization of the proximal arteries
in AML lesions embolized with microparticles does not provide additional
significant difference in the recurrence rate and lesion shrinkage.
Keywords: Angiomyolipoma (AML), Tuberous sclerosis (TSC), Transarterial
embolization. | tr_TR |
dc.publisher | Tıp Fakültesi | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.title | Böbrek Anjiyomiyolipomlarının Endovasküler Tedavisi: Orta ve Uzun Dönem Sonuçları | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/doctoralThesis | en |
dcterms.subject | Böbrek anjiyomiyolipomlar | |
dcterms.subject | Endovasküler tedavi | |
dc.description.ozet | Amaç: Anjiyomiyolipom böbrekte en sık görülen, genellikle yavaş büyüyen ve
tedavi gerektirmeyen iyi huylu bir tümördür. Ancak hızlı büyüyen, belirgin
vasküler komponenti olan, büyük boyutlu, semptomatik ve kanayan lezyonların
tedavisi önerilmektedir. Bizim çalışmamızda tek merkezde endovasküler
tedavi gören böbrek anjiyomiyolipomu tanılı hastaların orta ve uzun dönem
sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: 2007-2017 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi
Vasküler Girişimsel Radyoloji Ünitesinde endovasküler tedavi edilmiş 24 hasta
çalışmaya dahil edildi. BT / MRG görüntüleri bulunmayan ve takipleri
yapılamayan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Hastaların demografik
özellikleri, işlem öncesi semptomları, klinik özellikleri ve laboratuvar değerleri
kaydedildi. Lezyonların tipi, sayısı, içyapıları, işlem öncesi ve sonrası boyutları
analiz edildi. İşlem teknikleri ve komplikasyon oranları hesaplandı. Hastalar tek
başına mikropartikül ve mikropartikül ile koil kombinasyonu kullanılan iki gruba
ayrıldı. Takipte nüks ve cerrahi girişim düzeyleri kaydedildi.
Bulgular: Yaşları 20-78 yıl arası değişen (ortalama 45,4) toplam 24 hastaya
anjiyografi yapıldı. Ortalama 7,3±2,5 cm çapında toplam 27 lezyon (32 işlem)
transarteriyel yoldan embolize edildi. Takip süresi 6-120 ay arasında
değişmekte olup ortalama takip süresi 33,8 ay idi. Teknik başarı oranı %93,3
ve klinik başarı oranı %85 olarak hesaplandı. Embolizasyon sonrası
lezyonların en uzun çaplarında ortalama 1,8±0,83 cm (%28,4±13,4) küçülme
izlendi. Lezyonların tedavi sonrası ortalama boyutlarının tedavi öncesi
ortalama boyutlarına göre istatistik olarak anlamlı azaldığı saptandı (p=0,005).
İşlem öncesi ve sonrası tüm hastaların böbrek fonksiyon değerleri (glomerüler
v
filtrasyon hızı ve kreatinin) normal sınırlarda ölçüldü. Kanama oranı 5 mm’den
büyük anevrizma içeren lezyonlarda daha yüksek idi. Nüks oranı %15
düzeyinde hesaplandı. Majör veya minör komplikasyon saptanmadı. İki
hastaya şikâyetlerin devam etmesi nedeniyle (kendi istekleri ile) cerrahi işlem
yapıldı. Tek başına mikropartikül ve mikropartikül ile koil kombinasyonu
kullanılan gruplar arasında nüks ve lezyon küçülme oranlarında anlamlı fark
izlenmedi (p=0,207).
Sonuç: Transarteriyel embolizasyon AML lezyonlarında düşük morbidite ve
mortaliteye sahip efektif tedavi yöntemidir. Çok sayıda ve kompleks lezyonlara
sahip olan sendromik (Tuberoskleroz ile ilişkili) grup hastalarında böbrek
fonksiyonlarının korunması açısından embolizasyon işlemi elverişlidir.
Mikropartikül ile distal yatak embolizasyonu yapılan AML lezyonlarında ek
olarak proksimal arterlerin koil ile embolizasyonu nüks oranında ve lezyon
küçülmesinde anlamlı bir fark sağlamamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Anjiyomiyolipom (AML), Tuberoskleroz (TSK),
Transarteriyel embolizasyon. | tr_TR |
dc.contributor.department | Radyoloji | tr_TR |
dc.subtype | medicineThesis | |