dc.contributor.advisor | Tepe, Harun | tr_TR |
dc.contributor.author | Özcüler, Eren | tr_TR |
dc.date.accessioned | 2017-06-22T06:06:22Z | |
dc.date.available | 2017-06-22T06:06:22Z | |
dc.date.issued | 2015 | tr_TR |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/3605 | |
dc.description.abstract | In the history of thought, in response to the question of what human being as a species is, it has been stated that he she is a being of nature, of reason or a being of both nature and reason. From this perspective, the problem of human being is handled in terms of the relationship between will (desires appetite) and reason. Plato and Aristotle were the first philosophers to define the desire and reason as two distinct parts of the soul of human being. As to these two philosophers, reason will direct the behaviours of individuals thanks to the fact that reason is the managing principle of souls and therefore human being will be defined as a rational animal.However, in our age, we should admit that reason, as it is supposed, has not been a ruling principle in individual and social life of human-being (yet). The value of human being is neglected, and this fact on the one causes a kind of hopelessness about human future, and on the other hand requires us to re-evaluate the present acco | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Sosyal Bilimler Enstitüsü | tr_TR |
dc.subject | Willing | tr_TR |
dc.title | Isteme Ve Akıl Ilişkisi Üzerine Iki Insan Görüşü: Freud Ve Lacan | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/masterThesis | tr_TR |
dc.callno | 2015/2394 | tr_TR |
dc.description.ozet | İnsan nedir sorusuna, düşünce tarihinde, onun bir doğa varlığı, akıl varlığı ya da hem bir doğa hem bir akıl varlığı olduğu türünden yanıtlar verilmiştir. Bu görüşlere bakıldığında, insan probleminin daha çok isteme (arzular) ve akıl ilişkisi açısından ele alındığı görülmektedir. İsteme ve akıl yanlarımızı insan ruhunun birer bölümü olarak konumlandıran ilk düşünürler Platon ve Aristoteles olmuştur. Bu iki filozof akıl yanının ruhun yönetici ilkesi olmasıyla insan teklerinin davranışlarına yön verebileceğini ve tür olarak insanın böylece bir akıl varlığı olarak nitelenebileceğini söylemektedirler.Çağımıza baktığımızda ise henüz aklın bireysel ve toplumsal yaşamda belirtildiği tarzda bir yönetici ilke olamadığını görmekteyiz. İnsanın değeri geri plana itilmekte, bu ise hem geleceğe karşı bir umutsuzluk oluşturmakta hem de insan problemini, onun yapıp etmelerini tekrar sorgulama ihtiyacını doğurmaktadır.Freud, insan davranışının bilinçdışı süreçlerle belirlendiğini ve bu süreçleri | tr_TR |
dc.contributor.department | Felsefe | tr_TR |