Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorAydın, Halil Murat
dc.contributor.authorCengiz, İlker
dc.contributor.authorCengiz, İlker
dc.date.accessioned2024-10-18T07:22:46Z
dc.date.issued2024-07
dc.date.submitted2024-07-01
dc.identifier.citationDoktora Tezini Hazırlayan: İlker Cengiz Yayım Tarihi: Temmuz 2024 Üniversite: Hacettepe Üniversitesi Ana Bilim Dalı: Polimer Bilimi ve Teknolojisi Danışman: Prof. Dr. Halil Murat Aydıntr_TR
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/36037
dc.description.abstractFacial bone fractures (nose fractures, lower jaw fractures, upper jaw fractures, cheekbone fractures) resulting from facial injuries resulting from severe trauma can be treated using plate and screw systems. Depending on the location of the fracture, the fracture lines are brought end to end by entering from the inner part of the lower lip, the inner part of the upper lip, under the eye, near the eye, over the eyebrow, and under the chin, and the fractures are fixed with plates and screws. Many clinicians prefer metal implants due to their high mechanical strength. However, there are structural problems such as pain and local irritation associated with the use of metallic implants. You may also need a second surgery to remove the metallic fixation. In this thesis study, biodegradable plates were designed to be used in the treatment of maxillofacial bone injuries. Biodegradable fracture fixation plates were preferred because they degrade slowly in the human body, cause less pain and stress, and do not require a second process to remove the synthetic material. Different proportions of trimethylene carbonate (TMC), poly-L-lactate (LPLA), poly(D, L-lactate) (DLPLA), polyglycolate (PGA) and beta-tricalcium phosphate (β-TCP) are mixed by extrusion and injection molded into plates. has been obtained. Comprehensive morphological, thermal, mechanical and in vitro degradation behaviors of the obtained plates were examined. In addition, the effects of extrusion and molding parameters on the physical and chemical structure of bone plates were also examined within the scope of the study. Ceramic-based biodegradable β-TCP facial treatment plates have been composited with other products to add buffering properties, and thus plates have been developed that can prevent the necrosis problem caused by the decrease in environmental pH as a result of the degradation encountered in polymeric materials. In addition, by using TMC (Tri-methylene carbonate) in the structure of the plates, composite products compatible with the human body that can be deformed in a water bath have been obtained. In the water deformation tests, it was observed that all the plates returned to their initial shape after being deformed in a helical shape when left in the water at 65 ○C. All bone plates obtained showed non-cytotoxic properties in cell culture studies. In the degradation experiments carried out under artificial conditions, the degradation behavior of the plates in 20 mL lactated Ringer's solutions in a continuous shaking system for 90 days was examined. It has been observed that as the percentage of PGA additive in the plates increases, the degradation rate also increases. In the study, maxillofacial region bone treatment plates were developed that minimize the risk of endogenous infection, do not destroy bone tissue, do not require a second surgery to remove the bone after healing, are biodegradable, environmentally friendly, and can be adjusted to the required flexibility and hardness with its polymer-ceramic structure.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherFen Bilimleri Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectPolimer-Seramiktr_TR
dc.subjectKemik Plakasıtr_TR
dc.subjectBiyobozunur Kompozittr_TR
dc.subjectβ-trikalsiyum Fosfattr_TR
dc.subjectMaksillofasiyal Travma Tedavisitr_TR
dc.subject.lcshKimyatr_TR
dc.titleMAKSİLLOFASİYAL TRAVMA TEDAVİSİ İÇİN ISI İLE ŞEKİLLENDİRİLEBİLEN KOMPOZİT KEMİK PLAKALARININ GELİŞTİRİLMESİtr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetAğır travmalara bağlı oluşan yüz yaralanmalarındaki yüz kemik kırıkları (burun kırıkları, alt çene kırıkları, üst çene kırıkları, elmacık kemiği kırıkları) plaka vida sistemleri kullanılarak tedavi edilebilmektedir. Kırığın yerine göre alt dudağın iç kısmından, üst dudağın iç kısmından, gözaltından, göz yanından, kaş üzerinden, çene altından girilerek kırık hatları uç uca getirilir ve plaka ve vidalar ile kırıklar sabitlenir. Birçok klinisyen yüksek mekanik mukavemetleri sebebiyle metal implantları tercih etmektedir. Ancak metalik implantların kullanımı ile ilgili ağrı ve lokal tahriş gibi yapısal problemler vardır. Ayrıca metalik fiksasyonu çıkarmak için ikinci bir ameliyata ihtiyaç olabilir. Bu tez çalışmasında maksillofasiyal kemik hasarlarının tedavisinde kullanılmak üzere biyobozunur plakalar tasarlanmıştır. Biyobozunur kırık fiksasyon plakaları, insan vücudunda yavaşça bozunması, daha az ağrı ve strese sebep olması ve sentetik materyali çıkarmak için ikinci bir işleme gerek kalmaması sebebiyle tercih edilmiştir. Farklı oranlarda trimetilen karbonat (TMC), poli-L-laktat (LPLA), poli(D,L-laktat) (DLPLA), poliglikolat (PGA) ve beta-trikalsiyum fosfat (β-TCP) ekstrüzyon yoluyla karıştırılarak ve enjeksiyonla kalıplanarak plakalar elde edilmiştir. Elde edilen plakaların kapsamlı morfolojik, termal, mekanik ve in vitro bozunma, davranışları incelenmiştir. Ayrıca ekstrüzyon ve kalıplama parametrelerinin kemik plakalarının fiziksel ve kimyasal yapısı üzerindeki etkileri de çalışma kapsamında incelenmiştir. Seramik bazlı biyobozunur β-TCP yüz tedavi plakalarında diğer ürünlerle kompozite edilerek tamponlayıcı özellik eklenmiş ve böylece polimerik malzemelerde karşılaşılan bozunma sonucu ortam pH'sinin düşmesinden kaynaklanan nekroz probleminin önüne geçebilecek plakalar geliştirilmiştir. Plakaların yapısında TMC (Tri-metilen karbonat) kullanılarak su banyosunda deforme olabilen insan vücudu ile uyumlu kompozit ürünler elde edilmiştir. Yapılan suda şekil değiştirme testlerinde tüm plakaların helis şeklinde deforme edildikten sonra 65 ○C suya bırakıldığında ilk şekillerine geri döndükleri gözlemlenmiştir. Elde edilen tüm kemik plakaları hücre kültür çalışmalarında sitotoksik olmayan özellik göstermiştir. Yapay koşullarda yapılan bozunma deneylerinde plakaların 20 mL laktatlı ringer çözeltileri içerisinde, sürekli çalkalamalı sistemde 90 gün boyunca gerçekleşen bozunma davranışları incelenmiştir. Plakalardaki PGA (Poliglikolik asit) katkı yüzdesi arttıkça bozunma hızının da arttığı gözlemlenmiştir. Çalışmada endojen enfeksiyon riskini minimuma indiren, kemik dokusunda yıkıma yol açmayan, kemik iyileştikten sonra çıkarmak için ikinci bir ameliyata ihtiyaç duyulmayan, biyobozunur, çevreci, polimer-seramik yapısı ile gerekli esneklik ve sertliği ayarlanabilen maksillofasiyal bölge kemik tedavi plakaları geliştirilmiştir.tr_TR
dc.contributor.departmentPolimer Bilimi ve Teknolojitr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2024-10-18T07:22:46Z
dc.fundingTÜBİTAKtr_TR
dc.subtypeprojecttr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster