dc.contributor.advisor | Ketizmen, Muammer | |
dc.contributor.author | Kart Altun, Aslıhan | |
dc.date.accessioned | 2024-07-16T07:12:59Z | |
dc.date.issued | 2024-07-11 | |
dc.date.submitted | 2024-06-05 | |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11655/35289 | |
dc.description.abstract | The "selective application of the law" shows its most effective face in criminal law and this situation creates a differentiated application as regards classes. In the study, it is firstly evaluated how the law is adapted to class demands from a political economy perspective. The study also argues that in sector-specific situations, a differentiation is accepted based on the offender. It is observed that two actions with the same elements are subjected to different procedures and decisions due to the offender's current class position or the characteristics of the markets. Demands of the offenders for abstraction arise both in the context of the "equality under the law" principle and a privilege that includes abstraction from this abstraction. Collective imperialism, the structural transformation of the state, the changes and transitions which caused in criminal law and punishment policies, and ultimately the evolution of criminal justice into a system based on consensual agreement rather than the pursuit of "material truth," shaped these demands.
The second part of the study addresses the changes on the economic crimes, processes and their impact on the means of intervention in economic crimes. The approach of economic punishment to economic crime, particularly through administrative fines and other faces of diversion has become the most visible face of legal interventions. Diversion, which is one of the aspects of decriminalization, has met the demands for extended authority of the executive, replacing the judiciary through regulatory institutions by directing criminal action "outside the judicial system".
In the third and fourth parts of the study, two examples of diversion procedures and powers are examined: The diversion procedures applied in competition law violations, the Competition Board’s strong investigative powers, and the fundamentals, procedures, and practices of whistleblowing for capital market violations are comparatively analyzed from the perspective of criminal law principles. | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Sosyal Bilimler Enstitüsü | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | Ekonomik suç | tr_TR |
dc.subject | Soyutlama | tr_TR |
dc.subject | Diversiyon | tr_TR |
dc.subject | Rekabet hukuku | tr_TR |
dc.subject | Sermaye piyasası hukuku | tr_TR |
dc.subject | İhbarcılık | tr_TR |
dc.title | Ekonomik Suçlarda Diversiyon | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/doctoralThesis | tr_TR |
dc.description.ozet | “Hukukun seçici uygulaması” olarak adlandırılabilecek durum, en etkin yüzünü ceza hukukunda göstermektedir. Kimi faillerin eylemleri yargılama dışında bırakılmakta, eylemlerin cezalandırılmaması veyahut faillerin usul ve esasta zarar görmemeleri için düzenlemeler yapılırken kimilerinin eylemleri katı usullerle ve ilkelerle yargılanarak infaz edilmek üzere şekillenmektedir.
Çalışmada öncelikle, ekonomi politik perspektif esas alınarak hukukun sınıfsal taleplere nasıl uygunlaştırıldığı değerlendirilmiştir. Bu metotla, ceza hukukunun, basit bir cebri müdahale aracı olmaktan ötesini karşıladığı ve ideolojik bir işlev üstlendiği görüşüne ulaşılmıştır. Çalışmada özellikle sektör-spesifik durumlarda fail üzerinden yapılan bir ayrışımın kabul edildiği savunulmaktadır. Unsurları aynı olan iki eylemin, failin halihazırdaki sınıfsal konumu veyahut o eylemi alıp taşıdığı piyasadaki özellikler sebebiyle farklı usul ve kararlara tabi kılındığı görülmektedir. Bunun temeline ise soyutlanma talepleri yerleşmektedir. Burjuvalaşan fail, çift yönlü olarak hem hukuk devleti ilkesi bağlamında “kanun önünde eşitlik” yoluyla bir soyutlanma talep etmekte, hem de kanun önündeki soyutlanmadan da soyutlanmayı içeren bir imtiyazı istemektedir. Kolektif emperyalizmin de desteğiyle, devletin yapısal dönüşümü, bunun ceza hukukunda ve cezalandırma politikalarında meydana getirdiği değişim ve geçişler ve en nihayetinde ceza yargısının, “maddi gerçek arayışından rızaya/ konsensüse dayalı” bir sisteme de evrilmesi ile bu talepler şekillenmiştir.
Bu sürecin hem ekonomik suç genel çatısında ve usullerde meydana getirdiği değişimler, hem de ekonomik suçlara müdahale araçları açısından etkisi çalışmanın ikinci bölümünde ele alınmıştır. Ekonomik suça ekonomik ceza yaklaşımı bilhassa idari para cezaları yoluyla, hukuki müdahalelerin görünen yüzü olmuş ve bununla birlikte diversiyon usulüne geçiş yapılmıştır. Dekriminalizasyonun veçhelerinden olan diversiyon “yargı sistemi dışına yönlendirme”yi ve yargının yerini alan yürütmenin, regülasyon kurumları eliyle üstlendiği genişletilmiş yetki taleplerini karşılamıştır.
Çalışmanın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde, diversiyon usul ve yetkilerine iki örnek olarak; rekabet hukuku ihlallerinde uygulanan diversiyon usulleri ve Rekabet Kurulu’nun güçlü soruşturma yetkileri üzerinden genişletilmiş yetkileri ile sermaye piyasası ihlalleri açısından ihbarcılık (“whistleblowing”) kurumlarının esas, usul ve uygulamaları karşılaştırmalı olarak ve ceza hukuku ilkeleri açısından incelenmiştir. | tr_TR |
dc.contributor.department | Kamu Hukuku | tr_TR |
dc.embargo.terms | Acik erisim | tr_TR |
dc.embargo.lift | 2024-07-16T07:12:59Z | |
dc.funding | Yok | tr_TR |