Show simple item record

dc.contributor.advisorSaysel, Mustafa Yiğit
dc.contributor.authorKasap, Turgay
dc.date.accessioned2024-04-24T13:04:16Z
dc.date.issued2024
dc.date.submitted2024-01-17
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/34892
dc.description.abstractABSTRACT Kasap T. Investigation of the Biomechanical Effects of Different Subperiosteal Implant Designs Made of Titanium and PEEK Materials Used in Atrophic Total Edentulous Maxilla on Surrounding Tissues Using Finite Element Analysis, Hacettepe University Faculty of Dentistry, Department of Oral and Maxillofacial Surgery, Specialization Thesis, 2024. Depending on the long term edentulous treatment of maxillary atrophy may be impossible with the use of endooseos implants. Zygomatic implants, autogenous block grafting and subperiosteal implants are frequently used methods in the care of these patients and provide advanced protection. With the recent advancement of medical and digital measurement methods, subperiosteal implants can be produced individually. Custom-made subperiosteal implants have advantages such as a near perfect fit to the bone, no need for enlargement, a small portion of the complement sinuses, and the ability to start using replaceable prostheses immediately after the procedure. Thanks to this feature, it stands out as an alternative to other distortions. On the other hand, periimplantitis or periimplant mucositis is one of the wide-ranging episodes that can be seen in subperiosteal implants. Treatment of such therapies and debridement are aimed at treating complications. It is recommended that periimplantitis that spreads to deeper tissues where antibiotic treatment fails is removed by cutting the relevant abutment arm or the relevant subperiosteal implant wing. In such a case, the remaining part of the implant does not prevent the use of the prosthesis. Accordingly, in our study, in addition to the one-piece and two-piece subperiosteal implant models, a third design consisting of two posterior and one anterior sections was included. Thanks to this design, we aimed to protect a smaller part of the subperiosteal implant compared to the other two casings and to make the remaining part easier to close in case a complication occurs in any part of the subperiosteal implant that requires cutting the wing or support arm. We compared the biomechanical effects created on the surrounding bone tissue of three different subperiosteal implants designed for this target project, using the finite element analysis method. Among the custom-made subperiosteal implants, digital products are designed everywhere by modeling the jawbone and then designing the implant based on this model in the computer environment. The designed implants and prostheses are then produced using digital printers. In the past, vitalium alloy was used in the first subperiosteal implants produced with the lost wax technique. Nowadays, it is used periodically. However, in addition to the many advantages of the case, its elasticity module is very strong compared to the psychological one, and this may hinder the transmission of functional forces on the implant to the bone. Introduced in 1998 as a biomaterial for longer-lasting implants, polyether ether ketone (PEEK) material elastic modulus (3-4 GPa) can sustain high stresses during power transfer similar to bone. PEEK material, produced as an alternative to metal materials like today, is a biocompatible material with superior mechanical and chemical properties. It is very difficult to analyze clinically and meticulously the biomechanical events that occur in structures with complex anatomy such as the maxilla. Finite Element Stress Analysis Method (FEA) allows programming of the physical parts of the stresses occurring in such complex structures. In our study, we used the material in the first three models, consisting of six different models in three different designs, and PEEK material in the other three models. The models we created were subjected to 50 N oblique and 150 N vertical force movements that mimic the breaking forces. With SEA analysis, the maximum and minimum principal stress values in the bone tissue and the von Mises stress measurements in the implants and fixation screws were measured. According to the time taken, no pathological force occurred in the bone tissue in any model. In addition, the von Mies stress values in the implants and fixation screws were lower than if the full titanium and PEEK material were not pulled. With these results, all models used were formed successfully and the probability of complexity was low. In all models, PEEK material created more comphresive stress in cortical and trabecular bone than titanium under vertical and oblique forces. In addition, in all models that can be produced from PEEK material, Von Mises stress values occurring on subperiosteal implants at lower temperatures than titanium. The results need to be evaluated through collective clinical studies. Key words: Subperiosteal Implant, PEEK, Finite Element Analysistr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSağlık Bilimleri Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectSubperiosteal implanttr_TR
dc.subjectPEEKtr_TR
dc.subjectSonlu Elemanlar Analizitr_TR
dc.subject.lcshDiş hekimliği. Ağız cerrahisitr_TR
dc.titleAtrofik Total Dişsiz Maksillada Kullanılan Titanyum Ve Peek Materyalinden Üretilmiş Farklı Subperiosteal İmplant Tasırımlarının Çevre Dokulardaki Biyomekanik Etkilerinin Sonlu Elemanlar Analizi Kullanılarak İncelenmesitr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/masterThesistr_TR
dc.description.ozetÖZET Kasap T. Atrofik Total Dişsiz Maksillada Kullanılan Titanyum ve PEEK Materyalinden Üretilmiş Farklı Subperiosteal İmplant Tasarımlarının Çevre Dokulardaki Biyomekanik Etkilerinin Sonlu Elemanlar Analizi Kullanılarak İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, 2024. Uzun süreli diş eksikliğine bağlı olarak hastalarda görülen maksilla atrofisinin tedavisinde endooseoz implantların kullanılması imkansız hale gelebilmektedir. Bu hastaların tedavisinde zigomatik implantları, otojen blok greftlemeler ve subperiosteal implantlar sık kullanılan yöntemler olarak öne çıkmaktadır. Son zamanlarda teknolojinin ve dijital ölçü yöntemlerinin gelişmesiyle subperiosteal implantlar kişiye özel olarak üretilebilmektedir. Kişiye özel üretilen subperiosteal implantlar kemiğe mükemmele yakın uyum sağlaması, augmentasyona gerek duyulmaması ve sinüs komplikasyonlarının az görülmesi ve işlemin hemen ardından hastanın protezlerini kullanmaya başlayabilmesi gibi avantajlara sahiptir. Bu özelliği sayesinde diğer yöntemlere alternatif olarak öne çıkmaktadır. Öte yandan periimplantitis veya periimplant mukoziti subperiosteal implantlarda görülebilen başlıca komplikasyonlardan biridir. Bu gibi komplikasyonlarda antibiyotik tedavisi ve debridman ile komplikasyonun tedavisi hedeflenir. Antibiyotik tedavisinin başarısız olduğu daha derin dokulara yayılan periimplantits varlığında ise ilgili abutment kolunun veya ilgili subperiosteal implant kanadının kesilerek uzaklaştırılmasını önermişlerdir. Böyle bir durumda implantın kalan parçası protezin kullanımı engellemektedir. Bu doğrultuda çalışmamızda kullandığımız tek parçalı ve iki parçalı subperiosteal implant modellerine ek olarak iki posterior ve bir anterior bölümden oluşan üçüncü bir tasarımı dahil ettik. Bu tasarım sayesinde subperiosteal implantın herhangi bir bölümünde kanat veya abutment kolunun kesilmesini gerektirecek bir komplikasyon meydana geldiğinde subperiosteal implantın diğer iki tasarıma göre daha küçük bir parçasının kaybedilmesini ve geri kalan kısmının kullanımının daha kolay olmasını hedefledik. Belirlediğimiz bu hedef doğrultusunda tasarlanan üç farklı subperiosteal implantın çevre kemik dokusunda oluşturduğu biyomekanik etkileri sonlu elemanlar analizi yöntemi kullanarak karşılaştırdık. Kişiye özel üretilen subperiosteal implantlar hastanın dijital ölçüsünün alınarak çene kemiğinin modellenmesinin ardından bilgisayar ortamında bu model üzerinden implantın dizayn edilmesiyle tasarlanmaktadır. Daha sonra tasarlanan implantlar ve protez dijital yazıcılar yardımıyla üretilir. Geçmişte kayıp mum (lost-wax) tekniği ile üretilen ilk subperiosteal implantlarda vitallium alaşımı kullanılmıştır. Günümüzde ise sıklıkla titanyum kullanılmaktadır. Ancak titanyumun sahip olduğu pek çok avantajının yanında elastisite modülü kemiğinkine kıyasla çok yüksektir bu durum implant üzerine gelen fonksiyonel kuvvetlerin kemiğe iletilmesinde engel çıkarabilmektedir. 1998 yılında daha uzun ömürlü implantlar için biyomateryal olarak tanıtılan polieter eter keton (PEEK) materyali elastik modülü (3-4 GPa), kemikle benzer olduğundan kuvvet transferleri sırasında yüksek streslerin birikmesini önler. Günümüzde titanyum gibi metalik materyallere alternatif oluşturan PEEK materyali mekanik ve kimyasal olarak üstün özelliklere sahip biyouyumlu bir materyaldir. Maksilla gibi kompleks anatomiye sahip yapılarda meydana gelen biyomekanik olayların klinik ve deneysel yöntemlerle çözümlenmesi oldukça zordur. Sonlu Elemanlar Stres Analiz Yöntemi (SEA) böyle kompleks yapılarda meydana gelen streslerin fiziksel değerlerini hesaplamaya izin vermektedir. Çalışmamızda toplam üç farklı tasarımda altı farklı model oluşturduk ilk üç modelde titanyum materyali kullanırken diğer üç modelde ise PEEK materyali kullandık. Oluşturduğumuz modellere çiğneme kuvvetlerini taklit eden 50 N’luk oblik ve 150 N’luk vertikal kuvvetler uygulayarak SEA analizi ile kemik dokusunda oluşan maksimum ve minumum asal stres değerlerini, implantlarda ve fiksasyon vidalarında oluşan von mises stres değerlerini ölçtük. Aldığımız sonuçlara göre hiçbir modelde kemik dokusunda patolojik kuvvet oluşmamıştır. Ayrıca implantlarda ve fiksasyon vidalarında oluşan von mises stres değerlerinin tamamı titanyum ve PEEK materyalinin çekme dayanımından daha düşük çıkmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda kullanılan tüm modeller başarılı olmuş ve mekanik komplikasyon olasılığı düşük bulunmuştur. Tüm modellerde PEEK materyali kortikal ve trabeküler kemikte vertikal ve oblik kuvvetler altında titanyuma göre daha fazla sıkışma stresi oluşturmuştur. Ayrıca subperiosteal implantlar üzerinde oluşan Von Mises stres değerleri de PEEK materyalinden üretile modellerin tümünde titanyuma göre daha düşük bulunmuştur. Çıkan sonuçların kapsamlı klinik çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Subperiosteal İmplant, PEEK, Sonlu Elemanlar Analizitr_TR
dc.contributor.departmentAğız Diş ve Çene Cerrahisitr_TR
dc.embargo.terms6 aytr_TR
dc.embargo.lift2024-10-27T13:04:16Z
dc.fundingYoktr_TR
dc.subtypedentThesistr_TR


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record