Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorAy, Resul
dc.contributor.authorÖztürk, Erdi
dc.date.accessioned2023-07-03T07:15:33Z
dc.date.issued2023
dc.date.submitted2023-06-05
dc.identifier.citationÖZTÜRK, Erdi, Doğu Anadolu'da Ermeniler: Siyaset, Sosyo-Ekonomik Yaşam ve Kültürel Etkileşim (XI-XV. Yüzyıllar), Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2023.tr_TR
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/33486
dc.description.abstractThe arrival of the Turks in Eastern Anatolia was one of the significant turning points that changed the course of Armenian history. Although Armenians had previously lived under the rule of various foreign states, Turkish dominion represented a distinct period for them. Unlike the previous ruling powers in the region, the Turks did not settle for mere suzerainty but adopted a direct governance approach. With the intense Turkish migrations, Armenians found themselves living alongside a new ethnic community that was foreign to them, under a Turkish-Islamic state. The coexistence of Armenians with Turks in Eastern Anatolia lasted for centuries, leading to cultural interactions and the development of a shared experience of living together. The erosion of the Armenian political structure, which emerged as a result of the Byzantine Empire's resettlement policies in Eastern Anatolia, culminated with Turkish dominance. The Turks diminished the power of Armenian noble families referred to as "naharar" in the region by implementing a centralized governance approach. Most of these noble families had to either accept Turkish rule or choose to flee to neighboring regions such as Georgia. During this period, the idea emerged among Armenian intellectuals that the Armenian Church should assume the role of leadership due to the lack of a leader representing the people. Turkish rule did not pursue a policy that would restrict or hinder the socio-economic lives of Armenians. On the contrary, they preferred to maintain and develop the existing structure to enrich their state economically. Historical sources from the period indicate that Armenians existed in almost every aspect of socio-economic life, including ix craftsmanship, trade, agriculture, and animal husbandry. The products of Armenian craftsmen were in demand not only in Anatolia but also in neighboring regions. Armenian merchants were active in trade to the extent of establishing colonies in the northern regions of the Black Sea. Through trade, a wealthy class known as the "metzatun" emerged within the Armenian society. The agricultural activities of Armenian peasants were important for sustaining the newly established dominion and its population. Historical sources also reveal cases where Turkish rulers protected the peasants. Instead of adopting an exclusionary attitude towards their Armenian subjects, Turkish administrations preferred to benefit from their wealth, skills, and knowledge and supported their development of a shared experience of coexistence with the Turkish/Muslim subjects, or at least did not pursue a policy contrary to this. Over time, the neighborliness and trade relations between Turks and Armenians, and even intermarriages, can be seen as clear indicators of this approach. It is evident that the shared experience of coexistence led to intense cultural interactions between the two peoples. We observe these interactions most prominently in architecture, religion, language, and literature. It becomes apparent that Armenian culture had a significant influence on Turks in some areas, while in other aspects, Turks influenced Armenians.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectDoğu Anadolutr_TR
dc.subjectErmenilertr_TR
dc.subjectAnadolu'da Ermenilertr_TR
dc.subjectTürk-Ermeni İlişkileritr_TR
dc.subjectOrtak Yaşama Tecrübesitr_TR
dc.subjectKültürel Etkileşimtr_TR
dc.subject.lcshA - Genel konulartr_TR
dc.titleDoğu Anadolu'da Ermeniler: Siyaset, Sosyo-Ekonomik Yaşam ve Kültürel Etkileşim (XI-XV. Yüzyıllar)tr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetTürklerin Doğu Anadolu’ya gelmesi Ermeni tarihinin seyrini değiştiren önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Ermeniler daha önce çeşitli yabancı devletlerin hâkimiyetleri altında yaşamış olsalar da Türk hâkimiyeti onlar için diğerlerinden daha farklı bir süreci ifade etmektedir. Türkler bölgede hâkimiyet kuran devletlerin aksine sadece üst hâkimiyet ile yetinmemiş, doğrudan bir yönetim anlayışını benimsemiştir. Yaşanan yoğun Türk göçleriyle de Ermeniler bir Türk-İslam devleti altında yeni gelen kendilerine yabancı bir etnik topluluk ile beraber yaşamak durumunda kalmışlardır. Ermenilerin Doğu Anadolu’da Türklerle beraber yaşamaları yüzyıllarca devam etmiş, iki toplum arasında gelişen ortak yaşama tecrübesi ile de kültürel etkileşimler meydana gelmiştir. Doğu Anadolu’da Bizans İmparatorluğu’nun izlediği göç ettirme politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkan Ermeni siyasi yapısının bozulmaya başlaması Türk hâkimiyetiyle beraber nihayete ulaşmıştır. Türkler bölgede merkezi yönetim anlayışını tatbik ettikleri için naharar olarak adlandırılan Ermeni soylu ailelerin gücünü kırmıştır. Çoğu naharar ailesi ya Türk hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalmış ya da Gürcistan gibi komşu coğrafyalara kaçmayı tercih etmişlerdir. Bu dönemde Ermeni aydınları içerisinde halkın lidersiz kalmasından ötürü Ermeni Kilisesi’nin bu rolü üstlenmesi gerektiğine dair fikirler ortaya çıkmıştır. Türk hâkimiyeti, Ermenilerin sosyo-ekonomik hayatlarını kısıtlayacak ya da engelleyecek bir politika izlememiştir. Aksine devletlerinin ekonomik açıdan zenginleşmesi için süre gelmekte olan yapıyı korumayı ve geliştirmeyi tercih etmişlerdir. Dönemin kaynaklarına bakıldığında Ermenilerin zanaatkârlık, ticaret ve tarım ve hayvancılık gibi sosyo-ekonomik hayatın hemen her alanında var oldukları görülür. Ermeni zanaatkârların ürünleri sadece Anadolu’da değil, komşu coğrafyalarda da talep vii görmüştür. Ermeni tüccarlar Karadeniz’in kuzeyinde koloniler kuracak kadar ticarette aktif olmuşlardır. Ticaret sayesinde Ermeni toplumu içerisinde “metzatun” adı verilen bir zengin sınıfı dahi ortaya çıkmıştır. Ermeni köylülerin tarım faaliyetleri yeni kurulan hâkimiyetin devamlılığını ve tebaasını besleyebilmesi açısından önemlidir. Dönemin kaynaklarında Türk yöneticiler tarafından köylüleri koruyan vakalara rastlanılmaktadır. Türk yönetimlerin Ermeni tebaalarına karşı dışlayıcı bir tutum yerine onların zenginlik, yetenek ve bilgi birikimlerinden faydalanmayı tercih ettikleri, onların Türk/Müslüman tebaa ile ortak bir yaşama tecrübesi geliştirmelerini destekledikleri ya da en azından bunun aksi istikametinde bir politika izlemedikleri görülür. Zaten zaman içerisinde Türkler ve Ermeniler arasında yaşanan komşuluk ve ticaret ilişkileri hatta evlilikler bunun açık göstergesi sayılabilir. Ortak yaşama tecrübesinin halklar arasında yoğun bir kültürel etkileşimi de beraberinde getirdiği anlaşılıyor. Bu etkileşimleri en çok da mimaride, din, dil ve edebiyatta görürüz. Bazı alanlarda Ermeni kültürünün Türkler üzerinde, bazı konularda da Türklerin Ermeniler üzerinde tesirli olduğu fark edilir.tr_TR
dc.contributor.departmentTarihtr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2023-07-03T07:15:33Z
dc.fundingDiğertr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster