Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorAydınalp Köksal, Merih
dc.contributor.authorErsoy, Gizem
dc.date.accessioned2023-05-22T10:20:10Z
dc.date.issued2023-01
dc.date.submitted2022-12-30
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11655/33218
dc.description.abstractThe decreasing stocks of petroleum-based fuels, increasing energy security problems, and the problems related to climate change and air pollution problems encourage the growing interest in biofuels. Biofuels are among low-carbon alternatives for road transport, as they have a much better CO2 emission performance and lesser air pollution impacts than traditional fossil transport fuels. However, it is significant to examine whether the GHG emissions from biofuels' lifecycle are lower than those from fossil fuels. In addition, biofuel production from crops should not compete with food production and should be economically and environmentally sustainable. According to Turkey’s National Greenhouse Gas Inventory, in 2020, the transport sector's share in total GHG emissions was 15.4%, corresponding to 80.7 million tons of CO2eq. Road transportation accounts for 94.9% of the country's transport sector's GHG emissions. In addition, Turkey’s domestic oil source is also limited, making her dependent on imported liquid fuels. Turkey has recently created a road map for 2053, which includes essential principles and important actions to decrease GHG emissions and climate change. In addition, the transposition and implementation of the current and future EU Directives on climate change are critical for Turkey to implement its road map for 2053. For these reasons, Turkey's biofuel potential and emission effects were analyzed in this study. As a method, BioGrace Calculation Tool is used to calculate the life cycle GHG emission reduction potentials of biodiesel from rapeseed and waste oil and bioethanol from sugar beet and corn. According to the results of each biofuel production pathway's life cycle GHG emissions, biodiesel production from waste oil has the lowest life cycle GHG emission, 21.9 g CO2eq/MJ. Bioethanol production from corn (44.9 g CO2eq/MJ) and sugar beet (46.1 g CO2eq/MJ) follows biodiesel from waste oil. Biodiesel from rapeseed has the highest life cycle GHG emission, which is 53.2 g CO2eq/MJ. Secondly, various biodiesel and bioethanol blending scenarios were implemented to estimate the GHG emissions of biofuel-blended passenger cars. This is accomplished by assuming a 5% annual rise in the proportion of biofuel-blended passenger cars will reach up to 50% of all non-blended passenger cars in 2030, starting from 2020, which is selected as the base year. Finally, crop demand analyses were conducted for rapeseed, sugar beet, and corn cultivation area to estimate Turkey’s capacity to meet biodiesel and bioethanol demands in 2030 according to various biofuel blending rates. According to projection results, blending the biofuels at 0.5% and 2% can easily meet the demand for biodiesel production from rapeseed. Consequently, bioethanol production from sugar beet and corn can be easily achieved with all blending rates by the end of 2030. However, sugar beet and corn production for food demand should also be considered since biofuel production should not compete with food production.tr_TR
dc.language.isoentr_TR
dc.publisherFen Bilimleri Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectTransport Sectortr_TR
dc.subjectGreenhouse Gas Emissiontr_TR
dc.subjectBiodieseltr_TR
dc.subjectBioethanoltr_TR
dc.subjectBioGracetr_TR
dc.subjectLife Cycle Assessmenttr_TR
dc.titleAssessment of GHG Emissions from Biofuel Production by Life Cycle Approachtr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/masterThesistr_TR
dc.description.ozetPetrol bazlı yakıt stoklarının azalması, artan enerji güvenliği sorunları, iklim değişikliğine bağlı sorunlar ve hava kirliliği sorunları biyoyakıtlara olan ilginin artmasına neden olmuştur. Biyoyakıtlar, geleneksel fosil kaynaklı ulaşım yakıtlarından çok daha düşük CO2 emisyon performansına ve daha az hava kirliliği etkilerine sahip olduklarından, karayolu taşımacılığı için düşük karbonlu alternatifler arasında yer almaktadır. Ancak, biyoyakıtların yaşam döngüleri boyunca açığa çıkan sera gazı emisyonlarının fosil yakıtlarınkinden daha düşük olup olmadığının araştırılması önemlidir. Bunun yanında, tarımsal kaynaklı biyoyakıt üretimi, gıda üretimi ile rekabet etmemeli ve ekonomik ve çevresel olarak sürdürülebilir olmalıdır. Türkiye Ulusal Sera Gazı Envanteri ‘ne göre 2020 yılında ulaştırma sektörünün toplam sera gazı emisyonlarındaki payı %15,4; 80,7 milyon ton CO2 eşdeğeridir ve karayolu taşımacılığı da sektörün sera gazı emisyonlarının %94,9'unu oluşturmaktadır. Ayrıca, Türkiye'nin yerli petrol kaynağının da sınırlı olması, onu ithal sıvı yakıtlara bağımlı kılmaktadır. Türkiye yakın zamanda 2053 yılı için, sera gazı emisyonlarını ve iklim değişikliğini azaltmak için temel ilkeleri ve önemli eylemleri içeren bir yol haritası oluşturmuştur. Ayrıca, iklim değişikliğine ilişkin mevcut ve gelecekteki AB Direktiflerinin iç hukuka aktarılması ve uygulanması, Türkiye'nin 2053 yol haritasını uygulaması açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenlerden dolayı bu çalışmada Türkiye’nin biyoyakıt potansiyeli ve emisyon etkileri analiz edilmiştir. Yöntem olarak BioGrace Hesaplama Aracı kullanılarak, kanola ve atık yağdan elde edilen biyodizel ile şeker pancarı ve mısırdan elde edilen biyoetanolün yaşam döngüsü sera gazı emisyonlarını azaltma potansiyelleri hesaplanmıştır. Her bir biyoyakıt üretim yolunun yaşam döngüsü sera gazı emisyonlarının sonuçlarına göre, atık yağdan biyodizel üretimi, 21,9 g CO2eşdeğer/MJ ile en düşük yaşam döngüsü sera gazı emisyonuna sahiptir. Mısır (44,9 g CO2eşd/MJ) ve şeker pancarından (46,1 g CO2eşd/MJ) biyoetanol üretimi emisyonları, sırasıyla atık yağdan üretilen biyodizel emisyonunu takip etmektedir. Kanoladan elde edilen biyodizel, 53,2 g CO2eq/MJ ile en yüksek yaşam döngüsü sera gazı emisyonuna sahiptir. Buna ek olarak, bu çalışmada, biyoyakıt karışımlı binek otomobillerin sera gazı emisyonlarını tahmin etmek için çeşitli biyodizel ve biyoetanol harmanlama senaryoları uygulanmıştır. Hesaplamalar referans yıl olarak seçilen 2020'den başlayarak, biyoyakıt karışımlı binek otomobillerin oranında yıllık %5'lik bir artışın yapılarak, 2030'da tüm harmanlanmamış binek otomobillerin %50'sine ulaşacağı varsayılarak yapılmıştır. Son olarak, çeşitli biyoyakıt harmanlama oranlarına göre Türkiye'nin 2030 yılında biyodizel ve biyoetanol taleplerini karşılama kapasitesini tahmin etmek için kanola, şeker pancarı ve mısır ekim alanları için ürün talep analizleri yapılmıştır. Projeksiyon sonuçlarına göre %0,5 ve %2 oranındaki biyoyakıtların harmanlanması kanoladan biyodizel üretimi talebini rahatlıkla karşılayabilecektir. Buna ek olarak, şeker pancarı ve mısırdan biyoetanol üretimi, 2030 yılı sonuna kadar tüm harmanlama oranlarıyla kolaylıkla sağlanabilir. Ancak biyoyakıt üretiminin gıda üretimi ile rekabet etmemesi gerektiğinden, gıda talebine yönelik şeker pancarı ve mısır üretimi de dikkate alınmalıdır.tr_TR
dc.contributor.departmentÇevre Mühendisliğitr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2023-05-22T10:20:10Z
dc.fundingYoktr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster