Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorEmmungil Karamanoğlu, Serap
dc.contributor.authorÖzal, Banu Çiçek
dc.date.accessioned2022-07-28T12:52:21Z
dc.date.issued2022-07-19
dc.date.submitted2022-06-14
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/26564
dc.description.abstractNo doubt, the 21st century is an age where ties with reality are severed rapidly and lies legitimized. In many spheres of life the subject is experiencing facts, phenomena and circumstances that do not match the definition of reality. This is a fact intensely experienced in our country; and combined with uncertainty, insecurity and the loss of ethical values, it complicates the rational comprehension of our situation. Circumstances deprive the subject of a sheltered, safe and subjective sphere, reinforcing a deliberately induced feeling of uncanniness. Surveillance deepens this feeling, and can drag the subject into a future expectation that is even more characterized by insecurity, anxiety and despair. A look at the creation of artifacts throughout history of art, however, reveals that suspicion of the real (undeniable facts, phenomena and circumstances) can lead artists –notwithstanding their feelings of fear, anxiety etc.– towards a rather fertile border, and sometimes urge them to go beyond. This research grounds the concept of the uncanny within the framework of Freud’s thoughts, and examines the ingredients of that concept –“the sudden appearance of something not existing or the disappearance of something existent; feelings of insecurity, unrecognizability and the complication of rational comprehension”– within the framework of our age’s political discourse. The concept, therefore, is rid of its appealing uses (mysterious, haunted, creepy), and discussed specifically in the context of power-subject relations and their implications on art. The uncanny feeling, which is the starting point of practical work, is studied through artistic applications based on the phenomenon of surveillance and how it makes the subject feel. In this process the uncanny feeling, along with subconscious elements from which it feeds, has created similar metaphors, which have been analyzed at times with an expressive, and at other times with a conceptual approach.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherGüzel Sanatlar Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectSanattr_TR
dc.subjectSanatçıtr_TR
dc.subjectTekinsizliktr_TR
dc.subjectGözetimtr_TR
dc.subjectİktidartr_TR
dc.subject.lcshN- Güzel sanatlartr_TR
dc.titleTekinsizlik Üzerine Görsel Çözümlemelertr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozet21. yüzyıl şüphesiz ki gerçekle bağımızın hızla kopmaya başladığı, yalanın meşrulaştırıldığı bununla birlikte öznenin, gerçekliğin tanımına uymayan olay, olgu ve durumları yaşamın birçok alanında -ekonomik, siyasal ve toplumsal- deneyimlediği bir çağdır. Özellikle ülkemiz gerçeğinde sıklıkla deneyimlenen bu durum, bir yandan etik değerlerin yitirilmesi, belirsizlik ve güvencesizlik gibi olgularla birlikte yaşamakta olduğumuz süreci akılla kavranabilir olmaktan uzağa taşımaktadır. Aynı zamanda bu durum özneyi kendini güvende hissettiği, korunaklı, güvenilir ve öznel alanından uzaklaştırmakta ve bilinçli bir kurguyla yaratılmak istenen tekinsizlik hissini pekiştirmektedir. Tekinsizlik hissini arttıran gözetim olgusu ise özneyi daha güvensiz, kaygılı ve umutsuz bir gelecek beklentisine sürükleyebilmektedir. Fakat sanat tarihi boyunca üretilen yapıtlara bakıldığında, gerçek (varlığı yadsınamayan olay, olgu ve durum) karşısında duyulan şüphenin sanatçıları -korku, kaygı ve benzeri duygularla birlikte- oldukça doğurgan bir sınıra bıraktığı ve kimi zaman da bu sınırı aşmaya ittiği görülmektedir. Bu araştırmada tekinsizlik kavramı Freud’un düşünceleri çerçevesinde temellenmiş, kavramın içinde barındırdığı “olmayan bir şeyin ansızın ortaya çıkışı ya da olan bir şeyin aniden yok oluşu, belirsizlik, güvencesizlik, tanıyamama ve akılla kavramaktan uzak olma” hisleri çağımızın politik söylemi çerçevesinde incelenmiştir. Bu nedenle kavram, cazip kullanımlarından (esrarengiz, perili, ürpertici gibi) uzak tutularak spesifik olarak iktidar-özne ilişkileri ve bu ilişkilerin sanata yansıması bağlamında ele alınmıştır. Uygulama çalışmalarının çıkış noktası olan tekinsizlik hissi, gözetim olgusu ve özneye hissettirdikleri temelinde ele alınarak sanat uygulamaları üzerinden araştırılmıştır. Bu süreçte tekinsizlik hissi, beslendiği bilinçaltı ögelerle birlikte benzer metaforlar yaratmış, bu durum kimi zaman ifadeci kimi zaman kavramsal bir yaklaşımla çözümlenmeye çalışılmıştır.tr_TR
dc.contributor.departmentResimtr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2022-07-28T12:52:21Z
dc.fundingYoktr_TR
dc.subtypeproficiencyinarttr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster