dc.contributor.advisor | Soileau, Mark Lewis | |
dc.contributor.author | Nazlım, Deniz | |
dc.date.accessioned | 2022-02-01T08:21:58Z | |
dc.date.issued | 2022-02-01 | |
dc.date.submitted | 2021-12-30 | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/25815 | |
dc.description.abstract | The main purpose of this study is to analyze the cultural structure formed by directing the concept of liminality to the problematical areas that emerged after the crime of forced disappearances. It has been mentioned that it is not sufficient to use the terms 'limbo' or 'suspension' which was used by the Saturday People who were subjected to enforced disappearances as a translation of liminality. It has been stated that liminal works can be detached from the ritual context, that it have dimensions, and have areas that are not only destructive but also creative. The cognitive dimension of the liminal state of the people whose relatives were lost has been resolved, however the fact that the bodies are not found and they don't have a gravestone are not sufficient to solve the emotional and social aspects; that impunity opens a liminal space and at this point, the liminal experience shapes the essence of both the graves of the disappeared and Galatasaray Square; the families as those who wait for the return of their loved ones and as passengers who are searching for them in a relation of companionship which they bring out as communitas; have mended the social fabric which was ripped into pieces by this crime; that they are currently in a resistance state that gives the hope of a new era with their democratic demands that threatens the past, in which the crime was committed and its reflections on today; that the new generations that joins the Saturday People creates a space of pure possibility, that they created a pattern of rebirth in the unbreakable communication they established with the lost and therefore they do not allow the individuals, who is a part of their own substance, to disappear forever, are included with the data obtained from the ground. | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Sosyal Bilimler Enstitüsü | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | Liminality | tr_TR |
dc.subject | Cumartesi insanları | |
dc.subject | Yolcu | |
dc.subject | Zorla kaybetme | |
dc.subject | Komünitas yoldaşlığı | |
dc.subject.lcsh | Antropoloji | tr_TR |
dc.title | Zorla Kaybetmenin Liminal Okunuşu: Bekleyenler ve Yolcular | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/masterThesis | tr_TR |
dc.description.ozet | Bu çalışma, liminality kavramını zorla kaybetme suçu ardından ortaya çıkan sorun alanlarına yönelterek, oluşan kültürel yapıyı çözümlemeyi amaçlamıştır. İlk olarak, liminality kavramı açıklanmıştır. Zorla kaybetmeye maruz kalan Cumartesi İnsanları’nın söylemlerinde vurguladığı “araf” ya da “askı” gibi tanımlamaların ya da kavramın literatürdeki Türkçe karşılıklarının liminality yerine kullanılmasının yeterli olmadığı savunulmuştur. Liminal çalışmaların ritüel bağlamdan kopartılabileceği, boyutları olduğu ve salt yıkıcı değil aynı zamanda yaratıcı bir alan olduğu ifade edilmiştir. Zorla kaybetmenin Türkiye’deki tarihsel ve siyasal arka planı açıklandıktan sonra yarattığı sonuçlara dair bir liminal okuma geliştirilmiştir. Yakınları kaybedilen kişilerin liminal durumunun bilişsel boyutunun çözüldüğü ancak cenazenin bulunması ve mezarın kurulumunun duygusal ve toplumsal boyutta çözümüne yetmediği; cezasızlığın liminal alan açtığı ve bu noktada liminal deneyimin hem kayıpların bulunan mezarlarının hem de Galatasaray Meydanı’nın özünü şekillendirdiği; ailelerin “bu suçu biz durdurduk” motivasyonuyla yakınların geri dönmesini bekleyenler ve komünitas halinde ortaya çıkardıkları yoldaşlık ilişkisinde yakınlarını arayan yolcular olarak, binlerce dilemma içerisinde suçun parçaladığı sosyal dokuları onardıkları; suçun meydana geldiği geçmişi ve günümüze yansımalarını tehdit eden ve demokratik talepleriyle yeni bir dönemin umudunu veren direniş içinde oldukları; Cumartesi İnsanları’na katılan yeni kuşakların saf olasılık alanına işaret ettiği; kaybedilenler ile kurdukları kopmaz iletişimde yeniden doğum örüntüleri oluşturdukları ve dolasıyla kendi tözünün bir parçası olan bireyin sonsuza kadar kaybolmasına izin verilmediği, sahadan elde edilen verilerde yer almıştır. | tr_TR |
dc.contributor.department | Antropoloji | tr_TR |
dc.embargo.terms | Acik erisim | tr_TR |
dc.embargo.lift | 2022-02-01T08:21:58Z | |
dc.funding | Yok | tr_TR |