Hacettepe Dahiliye Ders Kitabı 1
Tarih
2020Yazar
Öz, Şerife Gül
Çalık Başaran, Nursel
Alp, Şehnaz
Selçuk, Z. Toros
Sain Güven, Gülay
Kabakçı, Giray
Parlak, Erkan
Balaban, Yasemin H.
Kav, Taylan
Pürnak, Tuğrul
Sivri, Bülent
Arıcı, Mustafa
Erdem, Yunus
Özışık, Lale
Tanrıöver, Mine Durusu
Kılıç, Levent
Kiraz, Sedat
Ünlütürk, Uğur
Ertenli, İhsan
Zarakolu, I. Pınar
Kılıçkap, Saadettin
Övünç, Kenan
Durhan, Gamze
Arıyürek, O. Macit
Ergün, Barış Kaya
Yılmaz, Rahmi
Şimşek, Halis
Öcal, Serpil
Ortaç Ersoy, Ebru
Bayraktar, Miyase
Erbaş, Tomris
Dağdelen, Selçuk
Yıldız, Okan Bülent
Telli Dizman, Gülçin
Akova, Murat
Sönmezer, Meliha Çağla
Ünal, Serhat
Metan, Gökhan
Uzun, Ömrüm
İnkaya, Ahmet Çağlar
Halil, Meletm Gülhan
Balcı, Cafer
Cankurtaran, Mustafa
Doğu, Burcu Balam
Kalyoncu, Fuat
Demiroğlu, Haluk
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Ondokuzuncu yüzyılın tıp literatürü, korku filmi gibidir. Hekimlerin, ellerine geçirdikleri her şeyi,
akıllarına gelen her yöntemi tedavi için kullandıkları görülür. Bilgiye değil, kulaktan dolma duyumlara
dayanan, “içten doğma” uydurma fikirlerle hastaların yelken kürek tedavi edilmeye çalışıldığı bir
dönemdir. Litrelerce kan alınır, barsaklar yüksek basınçlı lavmanlarla delik deşik edilir, hastalar buzlu
sulara yatırılıp uzuvlar gangren olana dek dondurulur, dondurmak işe yaramazsa kaynar kazanlara
sokulur, deriyi kabartan bitkisel merhemlerle epidermis eritilir, terkibi ikinci kez asla tutturulamayan
envai çeşit bitkisel karışımlarla organlar iflas ettirilirdi. Yirminci yüzyılın başında, modern tıbbın
kurucusu sayılan Dr. William Osler öncelikle bu “palavra tıbba” rest çekmiş, yeni bir çağı aralamıştır.
Çağdaşı olan bazı hünerli hekimlerle birlikte, önümüze gelen her hastayı, elimize geçirdiğimiz her şeyle,
bu şekilde rastgele tedavi edemeyiz, öncelikle hastalıkları tanımamız gerekir diyerek, tıbbın önceliğini
tanıya yöneltmişler, kendilerine kadar olan eski devirlerden miras iki ilaç (digoksin ve morfin) dışındaki
tüm o ilkel tedavi yöntemlerini reddetmişlerdir. Akıldışı eski tedavileri reddederek, yerine henüz yeni
bir tedavi seçenekleri de olmadığından; yalnızca (doğru) tanı koymaya çalışan ve hastanın prognozunu
tayin etmeye odaklanmış, tepkisel ve aslında bir bakıma muhafazakar yeni bir tıbbı başlatmışlardır. Tıp
eğitimini de bu doğrultuda değiştirip, çalakalem ilaç ve tedavi veren hekimler yerine; hastanın hastalığını
kavramaya çalışan, doğru tanı koyan hekimler yetiştirmeye yönelmişlerdir. Tıp eğitimindeki “hasta
başı vizitler” bizzat Dr. William Osler tarafından başlatılmıştır. Bu ekol, 1900’ların başında cesur bir
kararla, neyi tedavi ettiğini bilmeyen eski hekimlik pratiğini kapatıp, öncelikle hastalıkları kavramaya,
hastalarına titizlikle isabetli bir tanı koymaya odaklanmıştır. Bu devir, tıbbın rönesansı sayılır.
Kuruluşundan itibaren çağdaşı modern tıp dünyasının bir takipçisi ve aktörü olan Hacettepe Tıp Fakültesi;
hünerli hekimler, iyi klinisyenler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Prof. Dr. Şeref Zileli’nin kurucusu olduğu İç
Hastalıkları Anabilim Dalımız, mezuniyet öncesi tıp eğitiminde yatay ve dikey entegrasyon modeliyle
klinik eğitim aşamasında, öğrencilerimize “dahiliye nosyonu” kazandırmayı hedeflemiştir. Dahiliye
nosyonu, hastaya saçından tırnağına bir bütün olarak bakabilmeyi; hastanın sorunlarını rasyonel bir
klinik denklem haline getirebilmeyi; semptomlarından başlayıp, fizik muayene ve isabetli tetkik seçimiyle
en doğru tanıyı koyabilmeyi ve hastaya en az zarar verecek en uygun tedaviyi planlayabilmeyi gerektirir.
Mezuniyet öncesi İç Hastalıkları Klinik Eğitim programımızın öğrenim hedefleriyle, içeriği ve ulusal
çekirdek müfredatımız gözetilerek hazırlanan bu kitap; İç Hastalıkları, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları,
İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji anabilim dallarımız öğretim üyelerinin ortaklaşa titiz bir
çalışmasıdır.
Bağlantı
http://hdl.handle.net/11655/25212https://library.hacettepe.edu.tr/hubooks/index.php?fn=read&key=fcd0b9