dc.contributor.advisor | Güllü, Gülen | |
dc.contributor.author | Aslanoğlu, Saime Yeşer | |
dc.date.accessioned | 2020-09-17T10:28:04Z | |
dc.date.issued | 2019 | |
dc.date.submitted | 2019-09-02 | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/22695 | |
dc.description.abstract | Turkey is located amidst a highly complicated geographical zone since the country
constitutes a bridge between European and Asian main land next to African
continent. As a result of intercontinental transition, the biggest part of the country,
Anatolian Peninsula spreads over Eastern Mediterranean Basin and Middle East,
which are the most affected regions global climate change in mid-latitude zone.
Moreover, surrounding countries and regions have their own distinctive terrain,
flora and fauna besides societal, industrial and administrative characteristics. As
well as local contributions of deforested/natural arid regions, mega/medium cities,
fossil fueled power plants, and highly industrialized areas, this unique crossroad
region is under the effect of medium and long-range transport of both biogenic and
anthropogenic pollutants. In addition to all these factors Anatolian peninsula is
nearly located admits of dusty belt and surrounded by two of the largest desert
areas in the World (North Africa and Middle East). According to mid-latitude
westerly and local wind patterns, Middle East and North African deserts originated mineral aerosol namely dust advections form up an extra load on air quality and
relatedly on public health. Within the framework of international amendments and
associated national legislation, Turkey has obligations to comply with in terms of
environmental and air quality limitations. This situation forms up a need for
climatology and emission inventory studies. Air quality and climatology studies
have begun to gain momentum in a different direction in the last 50 years by
considering the trace gas and aerosol observations from remote sensing platforms.
Obtaining the required measurements at each single point is time consuming,
costly and leads to uncertainties. For this reason, with using the power of
spaceborne remote sensing, it is aimed to develop SO 2 , NO 2 and desert dust
climatology have for Turkey.
13-year trace gas climatology part has revealed that there are some certain hot
spots and statistically significant trends detectable in Turkey wide, in regional and
worldwide. Apart from the developing countries, Turkey has NO 2 and 1 km SO 2
emission values below the world averages (0.721 and 151.085 SO 2 × 10 15
mol/cm 2 ). But statistically significant increasing trends show that, in the upcoming
years Turkey will put its emission values above the world averages. Besides annual
averages, in colder months emissions are increasing with the natural stagnant
weather conditions. Also, elevated layers such as 2.5 km and 6 km are affecting
from the abundancy change in NO 2 and SO 2 emissions significantly.
9-year desert dust climatology part has revealed that dust abundancy is increasing
in direction of west to east in Eastern Mediterranean Basin. May, June and July
months are the most active period as the whole sub-domains have the highest dust
elevations, incidences and mass loads. Eastern part of Turkey is a natural barrier
which disables dust particles to reach Caucasus region and also enables air quality
degradation in south eastern part of the country with ridge downwelling katabatic
effect. Besides Lodos is more effective in Aegean part, Mediterranean Sea is a
good barrier which acts as a tampon between Anatolia and Sahara. Contrary to
this, direct continental contact with Middle East part makes Eastern part of the
country more exposed to particulate matter pollution. | tr_TR |
dc.language.iso | en | tr_TR |
dc.publisher | Fen Bilimleri Enstitüsü | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | MetOp-A/GOME-2 | tr_TR |
dc.subject | CALIPSO/CALIOP | tr_TR |
dc.subject | MODIS | tr_TR |
dc.subject | SO2 | tr_TR |
dc.subject | NO2 | tr_TR |
dc.subject | Desert dust | tr_TR |
dc.subject.lcsh | Konu Başlıkları Listesi::Teknoloji. Mühendislik | tr_TR |
dc.title | Spaceborne Remote Senising Based Climatologies: SO2, NO2, Aerosol & Desert Dust | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/doctoralThesis | tr_TR |
dc.description.ozet | Türkiye karmaşık bir coğrafyanın ortasında, Avrupa ve Asya arasında bir köprü
oluşturmakta ve Afrika kıtasına komşu konumda bulunmaktadır. Bu kıtalararası
geçiş nedeniyle ülkenin en büyük kısmını oluşturan Anadolu Yarımadası iklim
değişikliğinden en çok etkilenen Doğu Akdeniz Havzası ve Orta Doğu topraklarına
yayılmaktadır. Dahası komşu ülkeler de arazi yapısı, flora ve faunanın yanında
sosyal, endüstriyel yönetimsel açıdan farklılaşmaktadırlar. Türkiye’nin bulunduğu
bu eşşiz kesişim noktası kendi kurak alanlarının ve ormansızlaşmanın,
şehirleşmenin, fosil yakıtlı santrallerin ve endüstrileşmenin yanısıra orta ve uzun
mesafeli doğal ve antropojenik kirlilik taşınımına maruz kalmaktadır. Tüm bu
etmenlere ek olarak Anadolu Yarımadası tozlu kuşağın neredeyse tam ortasında
ve Dünya’nın en büyük iki çöl alanı olan Kuzey Afrika ve Orta Doğu toz alanlarına
komşudur. Orta kuşak batılıları ve yerel hakim rüzgarlar nedeniyle Orta Doğu ve
Africa çölleri kaynaklı mineral aerosolllere, bir diğer değişle çöl tozu adveksiyonuna
maruz kalmaktadır. Bu durum hava kalitesi ve bağlantılı olarak toplum sağlığı üzerinde büyük bir yük oluşturnaktadır. Türkiye, Uluslarası anlaşmalarla gelen ve
bağlantılı
olarak
yerel
mevzuatlara
işlenen
çevresel
ve
hava
kalitesi
yükümlülüklerini yerine getirmek zoorundadır. Bu nedenle climatoloji ve emisyon
envanteri çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Hava kalitesi ve klimatoloji
çalışmaları son 50 yıl içinde uzaktan algılama teknolojisinin de gelişmesiyle birlikte
özellikle iz gaz ve aerosol ölçümleri açısından farklı bir noktaya evrilmiştir. İhtiyaç
duyulan her noktada ölçüm gerçekleştirmek hem zaman alıcı ve pahalı hem de
ölçüm belirsizliklerine açıktır. O nedenle bu çalışmanın amacı uzaydan uzaktan
algılama gücünü de kullanarak Türkiye için SO 2 , NO 2 ve çöl tozu klimatolojileri
oluşturmaktır.
13 yıllık iz gaz klimatolojileri sonuçlarına göre Türkiye’de, bölgesel olarak ve Dünya
çapında istatistiksel açıdan anlamlı trendler ve yoğun bölgeler belirlenmiştir.
Gelişmiş üklelerle aynı eğilimle Türkiye NO 2 ve 1 km SO 2 emisyonları açısından
Dünya ortalamalarının (0.721 and 151.085 SO 2 × 10 15 mol/cm 2 ) altında
kalmaktadır. Fakat artış eğilimi bu denli hızlı olmaya devam ederse emisyon
değerleri Dünya ortalamalarının üzerine çıkacaktır. Yıllık ortalamaların yanısıra
soğuk aylardaki yoğun hava koşulları nedeniyle emisyon değerlerinde yoğun
artışlar gözlenmektedir. Ayrıca bu durum 2.5 km and 6 km gibi üst katmanları da
belirgin olarak etkilemektedir.
9 yıllık toz klimatolojisi sonuçlarına bakıldığında ise Doğu Akdeniz Havzasında
batıdan doğuya toz yoğunluğunun arttığı görülmektedir. Özellikle Mayıs, Haziran
ve Temmuz ayları toz taşın yüüksekliği, periyodu ve kütlesi açısından tüm
bölgedeki en aktif aylardır. Türkiye’nin doğu kesimindeki yükselti toz taşınımına
doğal bir bariyer oluşturarak Kafkaslar’a geçişini engellemektedir. Bu durum
Katabatik rüzgarlar nedeniyle dağların güney yamaçlarında daha çok birikime ve
hava kalitesinde azalmaya eden olmaktadır. Ege Denizi’nde etkili olan Lodos
taşınımına rağmen, Akdeniz Anadolu ve Sahra arasında doğal bir tampon görevi
yapmaktadır. Bu nedenle çöl bölgesiyle direkt teması olan doğu bölgeler en çok
maruziyet altında kalan alanlardır. | tr_TR |
dc.contributor.department | Çevre Mühendisliği | tr_TR |
dc.embargo.terms | Acik erisim | tr_TR |
dc.embargo.lift | 2020-09-17T10:28:04Z | |
dc.funding | TÜBİTAK | tr_TR |