Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorYazıcı, Mustafa Sertaç
dc.contributor.authorDadaşov, Renat
dc.date.accessioned2020-06-15T12:19:04Z
dc.date.issued2020
dc.date.submitted2020-02-03
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/22343
dc.description.abstractDadashov R., Comparison of Chemohormonal Therapy with Hormonal Treatment Only in Newly Diagnosed Metastatic Hormone Sensitive Prostate Cancer. Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Urology. Thesis in Urology. Ankara 2020. The development of progression and castration ressistance after a certain period of time after andogen deprivation therapy in metastatic hormone naive prostate cancer is thought to be assosiated with the presence of castration-resistant cell clones in the tumor at diagnosis. Therefore, early addition of docetaxel CT to ADT (chemohormonal therapy) causes delay of desease progression and prolong overall survival due to its effect on these resistant cell clones. We retrospectively compared a total of 67 patient’s data who was admitted to the Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Urology, between the dates 07.03.2012-01.02.2018 with newly diagnosed metastatic hormone naïve prostate cancer and treated with either chemohormonal and hormonal therapy only. In this study, we aimed to retrospectively compare oncologic outcomes of two treatment modalities such as overall survival and time to PSA progression. Patients who developed metastatic desease after primary treatment and patients with castration-resistant prostate cancer were excluded from the study. There was no difference between two groups of a total of 67 patients (35 in combined and 32 in monotherapy group) in terms of age at diagnosis, PSA value, ISUP grade and desease volume (p=0.061, p=0.905, p=0.280, p=0.335, respectively). Although the overall survival and median time to PSA progression were longer in the combined group than in monotherapy group (45 mo vs. 30 mo; 14 mo vs. 9 mo, respectively), no statistically significant difference was observed between the two groups (p=0.280, p=0.134, respectively). Within follow-up period, PSA progression was observed in all patients on monotherapy group, whereas PSA progression was not detected in 4 patients in combined therapy group. In addition, 4 patients in combined therapy group became non-metastatic after treatment and thereafter definitive treatment was given to these patients (3 received EBRT and 1 underwent RALP).tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherTıp Fakültesitr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectMetastatik Prostat Kanseritr_TR
dc.titleYeni Tanı Metastatik Hormona Duyarlı Prostat Kanserinde Kemohormonal Tedavinin Tek Başına Hormonal Tedavi İle Karşılaştırılmasıtr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetDadaşov R., Yeni Tanı Metastatik Hormona Duyarlı Prostat Kanserinde Kemohormonal Tedavinin Tek Başına Hormonal Tedavi İle Karşılaştırılması. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi. Ankara 2020. Metastatik hormona duyarlı prostat kanserinde androjen deprivasyon tedavisinden belirli bir süre sonra hastalığın kastrasyona dirençli hale gelmesi ve progresyon göstermesi tanı anındaki tümörde kastrasyon dirençli hücre klonlarının varlığını ortaya koymaktadır. Buradan yola çıkarak ADT’ne erken dönemde dosetaksel KT’nin eklenmesi (kemohormonal tedavi) bu rezistan hücre klonlarına etki etmesi nedeni ile hastalık progresyonunu geciktirdiği ve genel sağkalımı uzatıldığı düşünülmektedir. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda 07/03/2012-01/02/2018 tarihleri arasında metastatik hormona duyarlı prostat kanseri tanısı konan, kemohormonal ve hormonal tedavi verilen toplam 67 hastanin verileri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Çalışmamızda iki tedavi yaklaşımın genel sağkalım, PSA progresyonuna geçen süre gibi onkolojik sonuçlarını retrospektif olarak karşılaştırmak hedeflenmiştir. Primer tedavi sonrası metastatik prostat kanseri gelişen ve kastrasyona dirençli prostat kanserli hastalar araştırma dışı bırakılmıştır. Toplam 67 hastanın (35 kombine grup ve 32 monoterapi grubu) dahil olduğu çalışmada iki grup arasında tanı yaşı, serum PSA değeri, patolojik ISUP derecesi ve hastalık hacmi parametreleri arasında fark bulunamadı (p=0.061, p=0.905, p=0.280, p=0.335, sırasıyla). Kombine tedavi grubunda monoterapi grubuna göre genel sağkalım ve PSA progresyonuna kadar geçen medyan süreler daha uzun olarak bulunmasına rağmen (45 ay vs. 30 ay; 14 ay vs. 9 ay, sırasıyla), iki grup verileri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülememiştir (p=0.280, p=0.134, sırasıyla). Tedavi sonrası takip süresi içerisinde monoterapi grubundaki tüm hastalarda PSA progresyonu görülürken kombine tedavi grubunda olan 4 hastada PSA progresyonu tespit edilememiştir. Ayrica yine kombine tedavi grubundakı 4 hasta tedavi sonrası non-metastatik hale gelmiş ve bu hastalara definitif tedavi uygulanmıştır (3 hastaya EBRT, 1 hastaya RALP).tr_TR
dc.contributor.departmentÜrolojitr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2020-06-15T12:19:04Z
dc.fundingYoktr_TR
dc.subtypemedicineThesistr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster