Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorAtasü Topcuoğlu, Reyhan
dc.contributor.authorGüldalı, Olcay
dc.date.accessioned2022-04-28T11:01:54Z
dc.date.issued2022
dc.date.submitted2022-04-14
dc.identifier.citationGüldalı, O. (2022). STK perspektifinden İzmir’de göçmen ve sığınmacılara yönelik ayrımcılık ve sosyal dışlanma: Sosyal hizmetin temel ilkeleri bağlamında bir değerlendirme [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Hacettepe Üniversitesi.tr_TR
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/26182
dc.description.abstractThis research was conducted to assess the discrimination and social exclusion against migrants and asylum seekers from the perspective of NGO employees operating in the field of migration in Izmir, in terms of the basic principles of the social work profession and discipline. In this research, which had been designed according to the qualitative research method, the phenomenological research approach was used. The research was carried out in Izmir between August and October 2021. Within the scope of the research, online in-depth interviews were conducted with 21 people from 14 NGOs operating directly or indirectly for migrants and asylum seekers in Izmir. Data were analyzed and interpreted according to the descriptive and thematic analysis methods. According to the research findings, while there are several local initiatives and NGOs operating in the field of migration in Izmir, a transit city used by migrants and asylum seekers to cross into Europe via Greece, it has been understood that there is an increase in the number of NGOs with the arrival and concomitantly increasing number of Syrian asylum seekers. In accordance with the principle of collective responsibility reflecting the neoliberal approach of social work, it was revealed that NGOs are seen as an actor and a structure that fills the gap of and complements with the state, and that is vital for migrants and asylum seekers. It has been understood that NGOs operating in the field of migration generally carry out project-based activities that are not inclusive and do not provide continuity. Despite the emphasis on the right to asylum and the discourse of rights-based NGO, it was noted that was categorized and positioned negativly migrants and asylum seekers as victims, threats, problems, and the needy contrary to the principles of social work, respect for differences, human rights, and social justice. Additionally, it has been found that migrants and asylum seekers living in Izmir have various problems with access to rights and services due to reasons such as nonregistration, language barrier, economic deprivation, discrimination, and social exclusion in a way that is incompatible with the principles of respect for differences, human rights, and social justice of the social work. Further, this research found that local population in Izmir is generally distant towards migrants and asylum seekers, does not want them; and correspondingly, migrants and asylum seekers were exposed to various forms of discrimination and social exclusion. It has been noted that migrants and asylum seekers use various negative coping strategies such as invisibility, concealment, and acceptance/normalization in the face of discrimination and social exclusion. Finally, it has been understood that the exposure to discrimination and social exclusion negatively affected the participation and integration of migrants and asylum seekers into social life.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectSTK’lartr_TR
dc.subjectGöçmen ve sığınmacılar
dc.subjectAyrımcılık
dc.subjectSosyal dışlanma
dc.subjectSosyal hizmetin temel ilkeleri
dc.subject.lcshH- Sosyal bilimlertr_TR
dc.titleSTK Perspektifinden İzmir'de Göçmen ve Sığınmacılara Yönelik Ayrımcılık ve Sosyal Dışlanma: Sosyal Hizmetin Temel İlkeleri Bağlamında Bir Değerlendirmetr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/masterThesistr_TR
dc.description.ozetBu araştırma, İzmir’de göç alanında faaliyet yürüten STK çalışanlarının bakış açısıyla göçmen ve sığınmacılara yönelik ayrımcılık ve sosyal dışlanma olgusunu sosyal hizmet mesleği ve disiplininin temel ilkeleri açısından değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemine dayanan bu araştırmada fenomenolojik araştırma yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırma, Ağustos ve Ekim 2021 tarihleri arasında İzmir’de yürütülmüştür. Araştırma kapsamında İzmir’de göçmen ve sığınmacılara yönelik doğrudan veya dolaylı olarak faaliyet yürüten 14 STK’dan 21 kişiyle online derinlemesine görüşme yapılmıştır. Araştırma verileri betimsel ve tematik analiz yöntemine göre analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırma bulgularına göre göçmen ve sığınmacılar tarafından Yunanistan üzerinden Avrupa’ya geçiş için kullanılan transit bir şehir olan İzmir’de göç alanında faaliyet yürüten birkaç yerel inisiyatif ve STK bulunurken Suriyeli sığınmacıların gelişi ve sayısının giderek artmasıyla birlikte STK’ların sayısında artış olduğu anlaşılmıştır. Sosyal hizmetin neo-liberal yaklaşımı yansıtan kolektif sorumluluk ilkesine uygun bir şekilde STK’ların devletin boşluğunu dolduran, devletle birbirini tamamlayan, göçmen ve sığınmacılar için hayati öneme sahip olan bir aktör ve yapı olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır. Göç alanında faaliyet yürüten STK’ların genel olarak kapsayıcı olmayan ve süreklilik arz etmeyen proje temelli faaliyetler yürüttüğü anlaşılmıştır. Sığınma hakkına yapılan vurguya ve hak temelli STK söylemine rağmen sosyal hizmetin farklılıklara saygı, insan hakları ve sosyal adalet ilkelerine aykırı bir şekilde göçmen ve sığınmacıların tehdit, sorun, mağdur, muhtaç vb. olarak olumsuz bir şekilde kategorize edildiği ve konumlandırıldığı dikkat çekmiştir. Bununla birlikte sosyal hizmetin farklılıklara saygı, insan hakları ve sosyal adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak bir şekilde İzmir’de yaşayan göçmen ve sığınmacıların kayıtsızlık, dil bariyeri, ekonomik yoksunluk, ayrımcılık ve sosyal dışlanma gibi nedenlerden dolayı hak ve hizmetlere erişim konusunda çeşitli sorunlar yaşadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca İzmir’de yerel halkın genel olarak göçmen ve sığınmacılara yönelik mesafeli olduğu, onları istemediği; göçmen ve sığınmacıların çeşitli ayrımcılık ve sosyal dışlanma biçimlerine maruz kaldığı anlaşılmıştır. Göçmen ve sığınmacıların ayrımcılık ve sosyal dışlanma karşısında görünmez olma, kimliğini gizleme, kabullenme/normalleştirme gibi çeşitli olumsuz başetme stratejileri kullandıkları dikkat çekmiştir. Ayrımcılık ve sosyal dışlanmaya maruz kalmalarının göçmen ve sığınmacıların toplumsal yaşama katılımı ve entegrasyonunu olumsuz etkilediği anlaşılmıştır.tr_TR
dc.contributor.departmentSosyal Hizmettr_TR
dc.embargo.termsAcik erisimtr_TR
dc.embargo.lift2022-04-28T11:01:54Z
dc.fundingYoktr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster