Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorBüyükaşık, Yahya
dc.contributor.authorÖzsan, Sema Nur
dc.date.accessioned2021-05-06T05:27:56Z
dc.date.issued2020-12-28
dc.date.submitted2020-12-28
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/23671
dc.description.abstractOZSAN S. Evaluation of the change in survival of multiple myeloma patients followed during the last twenty years at Hacettepe University Hospital, Hacettepe University Faculty of Medicine, Internal Medicine Specialty Thesis, Ankara, 2020 There have been many advances in multiple myeloma (MM) treatment over the past two decades. In this study, patients who had been followed in our center during last twenty years were examined in terms of survival. 309 patients who had been followed in our center for 20 years were evaluated retrospectively. The median age at diagnosis was 62 years, median overall survival time was 64.07 months in all patients. No clear prognosis improvement was observed over time in the entire cohort. However, survival in ISS stage 3 patients diagnosed in 2007 and before was worse than those diagnosed later. Age, International Staging System (ISS) stage, ECOG performance status, and presence of comorbidities at the time of diagnosis were evaluated as prognostic factors. Effect of treatment methods on survival was also evaluated. Impacts of availability of novel drugs at diagnosis and performing of autologous stem cell transplantation (ASCT) were determined. In univariate analyses, ISS staging, ECOG performance status, presence of comorbidities, age at diagnosis and ASCT were related to prognosis in all patients, while ISS staging and age at diagnosis retained their significance in multivariate analysis. Age is expected to effect prognosis both directly and by determining the treatment to be applied. ASCT is the cornerstone of MM treatment and is performed more frequently in the young age group. Therefore, the patients were divided into subgroups as young and old patient groups using 65 years as cut-off and parameters affecting prognosis were re-evaluated. In the elderly patient group, unlike the entire patient group, availability of novel treatment agents at the time of diagnosis seemed to affect prognosis. While ISS staging, ECOG performance evaluation, presence of comorbidities, ASCT and drug period were determined as related to prognosis in univariate analyses in this age group, no significant result was observed in multivariate analysis. In the young age group, while ISS staging and ASCT had impact on prognosis in univariate analyses, only ISS staging was determined significant in multivariate analysis. Before novel therapies came into use, the VAD (vincristine, adriamycin, dexamethasone) protocol had been used as induction therapy in MM. Recently, bortezomib-based treatments have been preferred for induction. It was also aimed to evaluate the effects of VAD protocol and bortezomib-based treatments as upfront treatment protocols on overall survival (OS) in patients who had undergone ASCT. Patients who received VAD versus bortezomib-based protocols as upfront induction therapy had significantly better OS. This unexpected finding should be confirmed in further studies.tr_TR
dc.language.isoturtr_TR
dc.publisherTıp Fakültesitr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectMultipl miyelomtr_TR
dc.subjectindüksiyon tedavisi
dc.subjecttotal sağkalım
dc.subject.lcshBilgi kaynaklarıtr_TR
dc.titleHacettepe Üniversitesi Hastanesinde Son Yirmi Yılda Takip Edilen Multipl Miyelom Hastalarında Sağkalımdaki Değişimin Değerlendirilmesitr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.description.ozetOZSAN S. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde son yirmi yılda takip edilen multipl miyelom hastalarında sağkalımdaki değişimin değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Uzmanlık Tezi, Ankara 2020 Multipl miyelom (MM) tedavisinde son yirmi yılda pek çok gelişme yaşanmıştır. Bu çalışmada yirmi yıldır merkezimizde takip edilen hastalarda sağkalımı etkileyen parametrelerin değerlendirilmesi amaçlandı. Yirmi yıldır merkezimizde takip edilen 309 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Tüm hastalarda ortanca tanı yaşı 62 yıl, ortanca total sağkalım süresi 64,07 ay bulundu. Tüm kohortta yıllar içerisinde bir prognoz düzelmesi izlenmedi; ancak ISS evre 3 hastalıkta 2007 sonrasında daha iyi prognoz belirlendi. Tanı anında Uluslar arası evreleme sistemi (ISS) evrelemesi, ECOG performans değerlendirmesi ve ek hastalık varlığının prognoz ile ilişkisi değerlendirildi. Tedavi yöntemlerinin sağkalım ile ilişkisinin değerlendirilmesi amacıyla, otolog kök hücre naklinin (OKHN) etkisi ve yeni nesil ajanların miyelom tedavisinde geri ödeme kapsamına alındığı dönemlerin etkileri incelendi. Tüm hastalarda tek değişkenli analizlerde ISS evrelemesi, ECOG performans değerlendirmesi, ek hastalık varlığı, tanı yaşı ve OKHN prognoz ile ilişkili olarak belirlenirken, çok değişkenli analizlerde ISS evrelemesi ve tanı yaşı prognoz ile ilişkili olarak belirlendi. Yaş prognozu direkt olarak etkilediği gibi uygulanacak tedaviyi de belirleyebilmektedir. Kök hücre nakli MM tedavisinin temel taşını oluşturmaktadır ve nispeten genç yaş grubunda daha sıklıkla yapılmaktadır. Bu nedenle hastalar 65 yaş sınır alınarak genç ve yaşlı hasta grupları olarak alt gruplara ayrılarak prognoz üzerinde etkili parametreler tekrar değerlendirildi. Yaşlı hasta grubunda yapılan kohort analizinde tüm hasta grubundan farklı olarak tanı alınan dönemde yeni ilaçların kullanımda olup olmaması sağkalımı etkiliyordu. Bu yaş grubunda yapılan tek değişkenli analizde ISS evrelemesi, ECOG performans değerlendirmesi, ek hastalık varlığı, OKHN ve ilaç dönemi prognoz ile ilişkili olarak belirlenirken, çok değişkenli analizde anlamlı sonuca ulaşılamadı. Genç yaş grubunda yapılan kohort analizinde ise tek değişkenli analizde ISS evrelemesi ve OKHN prognoz üzerinde etkiliyken, çok değişkenli analizde ISS evrelemesi anlamlı olarak belirlendi. Yeni nesil tedavilerin kullanıma girmesi öncesi dönemde indüksiyon tedavisi olarak vinkristin, adriamisin, deksametazon (VAD) protokolü kullanılmaktaydı. Son dönemde ise bortezomib bazlı tedaviler indüksiyonda ön planda tercih edilmektedir. OKHN yapılan hastalarda VAD protokolü ve bortezomib bazlı tedavilerinin, indüksiyon tedavisinde tercih edilmesinin total sağkalım üzerinde etkilerinin değerlendirilmesi amaçlandı. İndüksiyon tedavisi olarak VAD veya bortezomib tercih edilen hastalar total sağkalım açısından kıyaslandığında, VAD ile tedaviye başlanan hastaların total sağkalım süreleri anlamlı olarak daha uzun bulundu. Bu umulmadık bulgu başka çalışmalarla teyit edilmelidir.tr_TR
dc.contributor.departmentİç Hastalıklarıtr_TR
dc.embargo.terms6 aytr_TR
dc.embargo.lift2021-11-08T05:27:56Z
dc.fundingYoktr_TR
dc.subtypemedicineThesistr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster