dc.contributor.advisor | Emmungil Karamanoğlu , Serap | |
dc.contributor.author | Doğan Özcan , Çiğdem | |
dc.date.accessioned | 2020-02-17T08:11:41Z | |
dc.date.issued | 2019-12-17 | |
dc.date.submitted | 2019-12-11 | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/11655/22112 | |
dc.description.abstract | With the acceleration and new formation of the psychoanalytic thought at the
beginning of the 20th century, psyche has been explored in depth and reflections
of many unconscious occasions on the lives of people and on arts have been
discovered. Artists discovering these reflections created a new language by
reflecting their knowledge and experiences on their work through “transmission”
which is a means of expressing feelings and thoughts, and presented the images
they formed with this new language.
This thesis addresses the reflections of unconsciousness - an integral part of the
artist’s personality and used in the construction of images - on the works of art.
This research stems from Donald Kuspit’s ideas defining unconsciousness as
inner world. Further, inner world is based on experiences, i.e. a sum of memories
and impressions. This sum forms the self, which gives a meaning to the individual,
makes up him/her and renders him/her unique. The primary formations of the self
develop during the childhood and all experiences in this period occupy a large
portion of the personality/ unconsciousness. At this point, Freud’s ideas about the
unconsciousness have been taken as basis. Nothing we have experienced or felt
is forgotten and, gain a place/leave a trace in our mind. Following these traces, it
is understood that all together come up as narratives.
One needs to form and develop narratives to make his/her life meaningful.
Unconsciousness plays a crucial role in the formation of these narratives. An artist
recreates what he/she feels in the depth of his/her inner world. In this regard,
opinions of Dr Hanna Segal about art have been referred to. In the practices under
this thesis, a life story linking the events, taking place in the past and felt to have
finished, with the present has been created and certain unconscious factors
affecting this story have been addressed. | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Güzel Sanatlar Enstitüsü | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | Sanat | tr_TR |
dc.subject | İmge | |
dc.subject | Deneyim | |
dc.subject | Bilinçdışı | |
dc.subject | Diyalog | |
dc.subject | Kayıp ve yas | |
dc.title | İmgenin İnşasında Bireysel Deneyim ve Bilinçdışı | tr_TR |
dc.type | info:eu-repo/semantics/doctoralThesis | tr_TR |
dc.description.ozet | 20. yüzyılın başında psikanalitik düşüncenin yeni bir nitelik ve hız kazanmasıyla,
insan ruhunun derinliklerine inilmiş ve bilinçdışında yaşanan birçok durumun insan
yaşamına ve sanata yansımaları keşfedilmiştir. Bu yansımaları keşfeden
sanatçılar, insanın duygu ve düşüncelerini ifade etme aracı olan “aktarım”
sayesinde, yaşantı ve deneyimlerini çalışmalarına yansıtarak yeni bir dil
oluşturmuş ve bu dil ile oluşturduğu imgeleri ortaya koymuşlardır.
Tezin konusu, sanatçının kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olan ve imgelerini inşa
ederken kullandığı bilinçdışının sanat yapıtlarına yansımalarıdır. Bu araştırma
Donald Kuspit’in bilinçdışını iç dünya olarak tanımladığı düşünceleriyle başlar. İç
dünyayı kuran ise yaşanmışlıktır yani anıların ve izlenimlerin toplamıdır. Bu
toplamdan çıkan ise bireyi anlamlandıran, onu oluşturan ve biricik kılan benliğidir.
Benliğin ilk oluşumları çocuklukta filizlenir ve çocuklukta yaşanan bütün
deneyimler kişiliğin/bilinçdışının büyük kısmını oluşturur. Bu noktada Freud’un
bilinçdışı üzerine düşünceleri temel alınmıştır. Yaşadığımız, duyumsadığımız
hiçbir şey unutulmaz ve zihnimizde yer edinir, iz bırakır. Bu izlerin peşine
düşüldüğünde, hepsinin beraber bir anlatı olarak ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
İnsanın, yaşamını anlamlı kılmak için anlatılar kurmaya, anlatılar oluşturmaya
ihtiyacı vardır. Bu anlatıların oluşumunda, bilinçdışı önemli bir yer tutar. Sanatçı, iç
dünyasının derinliklerinde hissettiklerini yeniden yaratır. Bu konuda Hanna
Segal’in sanat üzerine görüşlerinden yararlanılmıştır. Bu tez çalışması
kapsamında yapılan uygulamalarda, yine bir zamanlar yaşanmış ve bitmiş gibi
hissedilen ile şimdiyi bağlayan bir yaşam öyküsü yaratılarak, bu öyküye etki eden
bilinçdışı unsurlar ortaya konulmuştur. | tr_TR |
dc.contributor.department | Resim | tr_TR |
dc.embargo.terms | Acik erisim | tr_TR |
dc.embargo.lift | 2020-02-17T08:11:42Z | |
dc.funding | Yok | tr_TR |